Ama yaratıcılığın ve bireyselciliğin gücü üzerinde yazdığı bu tez sanat, edebiyat, popüler kültür ve hatta siyasi devrimlere bile ilham verdi. | TED | لكن أطروحته عن قوة الإبداع والتفرد قد ألهمت الفن، والأدب، والثقافة العامة، وحتى التطور السياسي. |
Sonra aynı sebeplerden kültür ve motivasyona bakıyoruz. | TED | وننظرُ بعد ذلك إلى العقلية والثقافة والدافع لنفس الأسباب. |
kültür ve sanatı kullanarak bu şehri ve ülkedeki diğer sanayi şehirlerini yeniden canlandırabilir miydik? Ve bunları inovasyon ve gelişme merkezlerine dönüştürebilir miydik? | TED | وتسائلنا: هل يمكننا استخدام الفنون والثقافة والتصميم لاحياء المدينة ومدن رست بَلت الأخرى عبر الولايات ونحولها إلى مراكز من أجل الإبتكار والتنمية؟ |
Evet, bu bir kültür... ve buna göre araştırma yapmamız gerek. | Open Subtitles | نعم ، هذه هي الثقافة ونحن بحاجة إلى التحقيق وفقاً لذلك |
Hayatın boyunca edebileceğin kültür ve sanattan daha fazlasını tecrübe edeceğim. | Open Subtitles | وسأكتسب خبرة في الثقافة والفن أكثر مما كسبته أنت طوال حياتك |
Baldwin kurgusu için övgüler kazanırken 1955'de yazdığı kapsamlı "Yerli bir Çocuğun Notları" denemesinde ırk, sınıf, kültür ve sürgün üzerine düşüncelerini bir araya getirdi. | TED | ومع وجود استحسان لرواياته، جمع بالدوين مُعتقداته فيما يتعلق بالأعراق والطبقات الاجتماعية والثقافة وكذلك الهجرة في مقال أصدره عام 1955 بعنوان "ملاحظات ابن البلد." |
Ve ben diyorum ki, ayna nöron sistemi bilinç gibi, benliğin temsili gibi konuları tekrar düşünebilmemizin yolunu açan ara yüzeyi oluşturur, sizi diğer insanlardan ayıran şey nedir? başka insanlarla empati kurmanızı sağlayan nedir, ve hatta sadece insanlara özgü olan kültür ve medeniyetin doğması gibi konuları yeniden düşündüren nedir? | TED | وأنا أقول ان تلك الخلايا العصبية الفرعية تحمل وجهة نظر تجعلنا نعيد تفكيرنا بأُمور مثل الوعي وتمثيل الذات و ما يفرقنا عن الاشخاص الاخرين وما يجمعنا معهم ويجعلنا نتعاطف معهم وأيضاً فيما يخص ظهور الحضارة والثقافة التي جعلتنا متميزين كبشر , شُكراً |
kültür ve sanat. | Open Subtitles | بالفنون والثقافة |
- Sanat ve kültür ve o bir kadın. | Open Subtitles | -في مركز الفنون والثقافة وهي إمرأة.. |
kültür ve İdare Bakanlığı yer belirlemesi yapmanıza onay verdi. | Open Subtitles | السيد وزير الثقافة و الإرشاد الإسلامي وافق على الزيارة المحلية |
Böyle zengin kültür ve geleneklere sahip bir yer için çok yazık. | TED | وإن هذا لأمر مؤسف في مكان بهذه الثقافة الغنية والتقاليد. |
Bu ek miktar, tekrar kültür ve teknolojide diğer bir niteliksel sıçramayı sağlayan bir faktör olacak. | TED | هذه الكمية الزائدة سوف تكون مجددا العامل الممكّن لطفرة نوعية أخرى فى الثقافة والتكنولوجيا. |
Çünkü medya o binalar etrafında kenetlenip çok hızlı bir şekilde bu formların kültür ve turizm demek olduğunu öğrettiler. | TED | حصل هذا لأن الإعلام نجح جدا في ليعلمنا بسرعة أن هذه الأشكال تعني الثقافة والسياحة. |