Daha sonra çoğu kişinin emekliliği düşünmeye başladığı yaşlara geldiklerinde o değerlere geri döndüler ve giderlerini azaltıp gösterişsiz bir şekilde yaşamaya ve küresel yoksullukla mücadele etmek için hem paralarını, hem de zamanlarını ayırmaya karar verdiler. | TED | وقرروا أن يستقطعوا من نفقاتهم، للعيش بتواضع ، و إعطاء كل من المال و الوقت للمساعدة في محاربة الفقر العالمي. الآن ، قد يقودك ذكر الوقت إلى التفكير ، حسناً ، هل على التخلي عن وظيفتي و التفرّغ |
Aslında, küresel yoksullukla ilgili her konuşma şiddet problemini de içermiyorsa ciddiye alınmamalıdır. | TED | في الواقع، أي كلام عن الفقر العالمي لا يتضمن مشكلة العنف يجب أن يعتبر غير جدّي . |
Toby bu bilgiyi yaymak, gelirlerinin bir bölümünü paylaşmak isteyen kişileri bir araya getirmek ve insanlardan küresel yoksullukla mücadele etmek için hayatları boyunca kazandıklarının %10’unu bağışlamayı vaat etmelerini istemek üzere Giving What We Can (Verebildiğimiz Kadar Vermek) | TED | لتوحيد الناس الذين يريدون أن يشاركوا جزءاً من دخلهم" و لكي نطلب الناس التعهد بالتبرّع ب 10% من ما يكسبون خلال حياتهم كلها لكي نحارب الفقر العالمي. توبي قام بنفسه بما هو أفضل من هذا. حيث قام بالتعهّد على أن يعيش بـ 18,000 باوند في السنة -- |