| Seminerde bize anlattıkları "motivasyonumuzu bulmalıyız" var ya, ...ve sendeki hayal kırıklığım ihtiyacım olan motivasyonmuş, ...beni hayal kırıklığına uğrattığın sürece, beni hiçbir şey durduramayacak. | Open Subtitles | و خيبة أملي بكِ، كانت الحافز الوحيد الذي احتجته ،لذا طالما استمريّتِ بتخييب أملي فلن يستطيع شيءٌ إيقافي |
| Fakat benim hayal kırıklığım Amerikaları insanlarla konuşup onların ülkelerinin mali durumlarının kötülüğü hakkında endişelerini duyunca artıyor. | TED | لكن خيبة أملي لديها وجهة نظر اكبر بكثير عندما أتحدث مع الشعب الامريكي، واسمع عن قلقهم بشأن العجز، و الرفاهية المادية لبلدهم. |
| Ve belki de benim hayal kırıklığım da beni alıkoyuyordu. | Open Subtitles | وربما خيبة أمل ماضييّ كانت تعيقني |
| Hayal kırıklığım kayıplarımdan değil. | Open Subtitles | خذلاني ليس ناجمًا عن خسائري. |
| Benim hayal kırıklığım... | Open Subtitles | كلّا، فإن خذلاني... |
| Tek hayal kırıklığım Vatikan'a yaptığım gezi oldu. | Open Subtitles | خيبة أملي الوحيدة كانت رحلتي للفاتيكان |
| Ayrıca en büyük hayal kırıklığım oldu. | Open Subtitles | وهو أيضا خيبة أملي الكبرى |
| Bronson Peary en büyük hayal kırıklığım oldu. | Open Subtitles | كان "برونسون بيري" خيبة أملي الكبرى |
| Lucifer belki en büyük umudumdu ama en acı hayal kırıklığım oldu. | Open Subtitles | ربما كان (لوسيفر) أكبر آمالي لكنه كان أيضًا أسوء خيبة أمل بالنسبة لي |
| Ancak en büyük hayal kırıklığım oldun. | Open Subtitles | وبدل ذلك، أصبحت ألدّ خيبة أمل |
| Benim hayal kırıklığım olduğun. | Open Subtitles | خيبة أملي منكِ |