Ama fotoğraf için poz vermeyince çok hayal kırıklığına uğradım. | Open Subtitles | ولقد خاب أملي عندما لم يتمكن لي من التصور معه |
Fakat, hayal kırıklığına uğradım çünkü bu süreç sadece organ bağışı yapanlar için işliyordu. | TED | ولكن خاب أملي لأفهم هذه العملية متاحة فقط للّذين تبرعوا للزراعة |
Biraz hayal kırıklığına uğradım. Çok fazla önlük vardı. | Open Subtitles | أنا محبطة قليلاً كان هناك الكثير من المآزر |
- Pekala, biraz hayal kırıklığına uğradım. | Open Subtitles | حسناً , أن محبط قليلاً , لكنى مازالت على أمل |
- Söylemem gerek, Liz, şu an çok büyük hayal kırıklığına uğradım | Open Subtitles | أنا يجب أن أقول أني خائب الأمل الآن أنا آسفة جدا ,لوشيوس |
Hayal kırıklığına uğradım Senatör. Hem de çok. | Open Subtitles | أشعر بخيبة أمل يا سيناتور ، بخيبة أمل كبيرة |
Derin uykunu bozma, Cora. Sadece hayal kırıklığına uğradım. | Open Subtitles | لا تنسي ان تضعيهم تحت الوسادة فقد خيبت ظني |
Hayal kırıklığına uğradım. En az onbeş edersin sanıyordum. | Open Subtitles | خاب ظني بك أعتقدت بأنكي تستحقين 15 دولار |
Biraz hayal kırıklığına uğradım, ama biliyorum ki kalbin doğru yerde. | Open Subtitles | خاب أملي قليلاً ولكنني أعلم أنّ نواياك حسنة |
Biraz hayal kırıklığına uğradım, ama biliyorum ki kalbin doğru yerde. | Open Subtitles | خاب أملي قليلاً ولكنني أعلم أنّ نواياك حسنة |
Diğer yönden, bana bu kadar kolay ihanet edebildiğin için hayal kırıklığına uğradım. | Open Subtitles | و بطريقة أخرى، أنا محبطة لأنكم كنتم على إستعداد لخيانتي |
Çok heyecanlı ve korkumuştum. Ama şimdi hayal kırıklığına uğradım. | Open Subtitles | لقد كنت مسرورة وخائفة، ولكن الآن أنا محبطة. |
Bu zamana kadar çok heyecanlıydım ve korkuyordum. Ama hayal kırıklığına uğradım. | Open Subtitles | لقد كنت مسرورة وخائفة، ولكن الآن أنا محبطة. |
Sally, seni gördüğüme çok sevindim ama hemşire kıyafetini giymediğin için biraz da hayal kırıklığına uğradım. | Open Subtitles | سالي. أَنا سعيدُ جداً لرُؤيتك، ومع ذلك محبط قليلا لإنك لا ترتدين زي الممرضة الرسمي |
Hasta falan değilim sadece hayal kırıklığına uğradım. | Open Subtitles | لست مريض أو شئ من هذا القبيل ولكنني محبط |
Söylemeliyim, Baba, Biraz hayal kırıklığına uğradım. | Open Subtitles | أنا قلت ذلك ، أبي أنا خائب الأمل حد ما هنا |
Ölü sayısı az olduğunda gerçekten hayal kırıklığına uğradım. | Open Subtitles | و أشعر بخيبة أمل اذا كان عدد الموتى قليل |
Christen, sende hayal kırıklığına uğradım. Sanırım polisi aramalıyım. | Open Subtitles | كريس لقد خيبت ظني , يجب علي أن اتصل بالشرطة |
Evet, ama beni delirtiyorlar. Gerçekten hayal kırıklığına uğradım. | Open Subtitles | أجل, ولكنهم حقاً أغضبوني أنا حقاً مُحبط منهم. |
Yanıt vermesi beklediğimden uzun sürdü. Birazcık hayal kırıklığına uğradım. | Open Subtitles | الإستجابة أبطأ مما إعتقدت ، هذا مُخيب للآمال بعض الشئ |
Son zamanlarda Bush yönetiminden hayal kırıklığına uğradım. | TED | وكنت، مؤخراً، قد أُصبت بخيبة امل مع إدارة بوش. |
Ayrıca söylemeliyim ki söylediklerinin beni kırdığını görmediğin için hayal kırıklığına uğradım. | Open Subtitles | و يجب أن اخبركَ انني خائب الظن قليلاً بأنكَ لا تستطيع رؤية الألم الذي أشعر بهِ |
- Biraz hayal kırıklığına uğradım. - Belki de çalışmıyordur. Sanat gibi. | Open Subtitles | أنا أعترف ، أننى خائبة الأمل إلى حد ما ربما لا يعمل ، إنه يبدو كتحفة |
Evet, ben de bu talihsiz çıkmaz ile hayal kırıklığına uğradım. | Open Subtitles | اجل انا ايضا خيب ظلمي بسبب هذا الجمود المؤسف |
Her şeyden öncesi Bayan Walker olacak ve ikinci olarak hayal kırıklığına uğradım. | Open Subtitles | حسناً أولا إنه سيدة وثانيا أنا أشعر بخيبة الأمل |
Ev beklentilerinizi karşılamadığı için hayal kırıklığına uğradım doğrusu. | Open Subtitles | يحبطني أن المنزل لا يرقى لتوقعاتكِ |
Ron, hayal kırıklığına uğradım. | Open Subtitles | (رون) أنا محبَط |