Büyük bir travma yaşamış psikolojik olarak kırılgan bir kadın. | Open Subtitles | إنها سيدة هشة من الناحية النفسية والتى مرت بصدمة كبيرة |
Benim bakış açıma göre, kırılgan bir yaşam adasında, bir olasılıklar evreninde yaşıyoruz. | TED | ومن وجهة نظري ، نحن نعيش في جزيرة هشة من الحياة ، في كون من الإحتمالات. |
Hahamlar bunu kral olmak gibi açıklıyor. Bu kralın çok güzel ve kırılgan bir cam kasesi var. | TED | ووصف الله الامر كأنه ملك يملك كأس زجاجية جميلة ولكنها هشة |
5 ila 10 sene içinde, geriye kırılgan bir kafatasından başka hiçbirşey kalmayacak. | Open Subtitles | في 5 إلى 10 سَنَواتِ، هو سَيَكُونُ لا شيء سوى جمجمة هشّة. |
Beni Aurora'dan korunması gereken, cam gibi kırılgan bir şey olarak mı görüyorsun... | Open Subtitles | أتراني قِنية هشّة عليك حِفظها وراء الزجاج |
80lerde başladı ama başlangıçta, makineler bir köpük bloğundan çok çok kırılgan bir model oyuyorlardı ve bu modelin gerçek hayatta hiçbir kullanışlılığı yoktu. | TED | بدأت في الثمانينات، لكن في البداية كانت جهاز ينحت في كتلة من الفوم نموذج كان هش و ضعيف جدا و غير صالح لأي استخدام |
Çok kırılgan bir egon olduğu için özür dilerim, ki bu egon sayesinde ameliyatlarda kenarda dikiliyorum. | Open Subtitles | أنني لدرجة هش كبرياؤكِ لأن آسفة وأنا جراحة عن للتنحي مضطرة |
Zamanlama iyi değildi. Bu çok hassas ve kırılgan bir durum. | Open Subtitles | التوقيت لم يكن مناسبا هذه حالة هشة وحساسة جدا |
Biliyorsunuz, Jen kırılgan bir Çin bebeği değil. | Open Subtitles | كما تعلم فإن (جيّن) ليست بدمية صينية هشة |
Biliyorsunuz, Jen kırılgan bir taş bebek değil. | Open Subtitles | كما تعلم فإن (جيّن) ليست بدمية صينية هشة |
Şu an çok kırılgan bir durumda, yemin ederim. | Open Subtitles | هي هشة للغاية الآن، أقسم لك |
Çok kırılgan bir öneri. | Open Subtitles | إنها فرضية جد هشة. |
Bu tesis kırılgan bir balon. | Open Subtitles | هذا المبنى هو فقاعة هشة. |
Asıl sorun şu: yaşlılıkla karşı karşıyaysanız ve eşiniz aynısını sizin için yapmıyorsa, hatta, siz onun için yapmak zorundaysanız, zaten kırılgan bir ilişkide bulunmaktansa, dışında kalmak size daha iyi görünebilir. | TED | وهنا المعضلة الكبرى. إذا كنت تواجه الشيخوخة وشريكك لا يفعل ذلك لك، ففي الواقع، عليك أن تفعل ذلك لهم، بدلًا من أن تكون في علاقة هشّة بالفعل، قد يبدو الأمر أنه من الأفضل لك هجر تلك العلاقة. |
Çok ince ve kırılgan bir balon. | Open Subtitles | إنّه جدّاً رفيع، بالونة هشّة |
- Edeceksin. kırılgan bir ekosistemde yaşıyoruz. - Hassas bir dengede. | Open Subtitles | أننا نعيش فى نظام بيئي هش أنه توازن دقيق |
Bağırış çağırış duymak istemediğim için çekip gideceğim çünkü çok kırılgan bir anımdayım. | Open Subtitles | لا اشعر بأن لدى القدرة فى الصراخ بأحد لذلك ما سأفعله هو ان امضى قدما لانى الان اشعر بأنى هش جدا. |
Birkaç meyveyle çöküyorsa epey kırılgan bir sistem olmalı. | Open Subtitles | لابد و انه نظام هش لو كان يمكن اسقاطه ببعض التوت |
Tanrı neden ölümsüz bir ruhu böyle kırılgan bir bedene yerleştirdi? | Open Subtitles | لمَ قد يضع الرب روحاً خالدة في وعاء هش هكذا؟ |