Ben kırmızı bir palto istiyorum ki kan lekeleri belli olmasın! | Open Subtitles | حلة ثياب لكل واحد منا قبل أن تتركنا أريد حله حمراء |
Sahayı görüyorum. 445 yarda uzunluğunda. Sonunda kırmızı bir bayrak var. | Open Subtitles | أراه ، طوله 445 ياردة بـه راية حمراء صغيرة في النهـاية |
Daha dün kırmızı bir arabayı ağaçlı bir yola sokarken gördüm. | Open Subtitles | وآخرها يوم أمس رأيته يدفع سيارة حمراء في الممر خلف المنزل |
Kesinlikle mavi ya da kırmızı bir üçgen oluşturarak günümüze dönmenize yardımcı olacak en az taş sayısı kaçtır? | TED | ما هو الحد الأدنى لعدد العقدات التي يجب أن تأخذها معك لإنشاء مثلث أحمر أو أزرق والعودة إلى الحاضر؟ |
Ve ufak bir elektrik akımı gönderildiğinde kırmızı bir nokta ve 'klik' sesi oluşacak. | TED | وحين تطلق تموجا من الكهرباء، ستظهر نقطة حمراء وطقطقة. |
Milenyum sonrası orta yaş bunalımı kırmızı bir spor araba almak değildir. | TED | إن كارثة منتصف العمر بعد الألفية الثانية ليست في شراء سيارة رياضية حمراء. |
Bu türün kabuğunu kestiklerinde, koyu kırmızı bir reçine buldular. Bu reçine giyim kuşam yapımında kullanılan kumaşların renklendirilmesi için çok iyi idi. | TED | عند قطع اللحاء من هذا النوع ستجد مادة صمغية حمراء داكنة جداً, هذه المادة ممتازة للطلاء ولصباغة الالبسة. |
Gözlerimi açıyorum ve bir metre uzaktakinin kırmızı bir domates olduğunu anlıyorum. | TED | أنا افتح عيني وأختبر ما أصفه بطماطم حمراء على بعد متر |
Sonra gözlerimi kapatıyorum ve deneyimim gri bir alana dönüşüyor, ama gerçekten hâlâ bir metre ötede kırmızı bir domates var mı? | TED | ثم أغلق عيني وتتحول رؤيتي إلى حقل رمادي ولكن هل ستبقى الحقيقة أن هناك طماطم حمراء |
Kırmızı bi domates olarak tanımladığım deneyimimde, gerçeklikle etkileşimde bulunuyorum, fakat gerçeklik kırmızı bir domates değil, kırmızı bir domates ile alakası yok. | TED | عندما أدرك بأنني اصف طماطم حمراء فأنا اتفاعل مع الحقيقة ولكن الواقع ليس طماطم حمراء ولا يشبهها |
Geçip giden kırmızı bir Miata gördüğüm an bunu düşünüyorum. | TED | أنا أفكر بهذا في كل مرة أرى مياتا حمراء تمر بجانبي. |
Oysa bu 85 sürücünün hepsini Londra'da kırmızı bir otobüse sığdırabiliriz. | TED | يمكن استيعاب هؤلاء الركاب داخل واحدة من الحافلات حمراء اللون في لندن. |
Orada onu, Yiyecek Tanrı ve Tanrıçası yıkadı, tüylü bir tahta oturttu ve başının etrafına kırmızı bir şerit sardı. | TED | وهناك غسله إله وإلهة الرزق وأجلساه على عرش من الريش، وعصبا رأسه بعصابةٍ حمراء. |
Onlar artık lastik mavi, sünger kırmızı bir top ve siyah bilardo topu. | TED | الآن هي كرة مطاطية زرقاء وكرة إسفنجية حمراء وكرة بلياردو سوداء. |
Her defasında anneannem Arapça bazı kelimeler mırıldanır daha sonra da kırmızı bir elmaya yok etmek istediği siğil sayısı kadar gül dikeni saplardı. | TED | وفي كل مرة, كانت جدتي تمتمم بكلمات عربية, وتأخذ تفاحة حمراء ثم تقوم بطعنها بعدد من أشواك الزهور يساوي عدد الثآليل التي تريد نزعها. |
Sonra da benimle hastanede buluşmaya ikna ettim. Elinde kırmızı bir balon olacak. | Open Subtitles | وشيء آخر لتعلمه، حصلت على مقابلة شخصية معه هنا بالمشفى وهو سيحمل بالونات حمراء |
Küçük fenerden sonra. - Üstü açık, son model, kırmızı bir Mustang. - Daha dikkat çekici bir şey bulamadınız mı? | Open Subtitles | سيارة حمراء عند التحويلة عظيم، غير واضحة تقريباً ؟ |
Evet, güneş üç milyar yıl içinde kırmızı bir dev olana kadar. | Open Subtitles | أجل، عندما تتسع الشمس إلى نجم عملاق أحمر بعد 3 ملايير سنة |
İki katlı kırmızı bir otobüsün tepesinde Hollywood bulvarından geçiyoruz. | Open Subtitles | أتعرف الحافلة الحمراء ذات الطابقين التي تعبر أمام جادة هوليوود؟ |
İnsanlarla arkadaş olmak isteyen kırmızı bir canavar varmış. | Open Subtitles | كان هناك شيطاناً أحمراً أراد أن يكون صديقاً للناس |
- Tamam, tamam. Beyazların içinde kırmızı bir çorap unutmuşsun, ve her şey pembeye dönmüş. | Open Subtitles | لقد تركتي جورب احمر مع ملابسك البيضاء ,والآن |
Öncü takımımız yerini aldı, kırmızı bir. Yerdeler ve görevleri Nazir'i yakalamak. | Open Subtitles | هذا مكان فريقنا الأمامي، الفريق الأوّل إنّهم في الميدان، المهمّة هي الإعتقال. |