CA: Yani şimdi, eğer evle iş arasında kısa bir yolculuk yaparsan sürersin, geri gelirsin, evde şarj edersin. | TED | ك أ: أعتقد أنه الآن إن كانت لديك رحلة قصيرة فيمكنك القيادة ثم العودة وشحنها في المنزل |
Yaşlı adamın haklı olduğunu umalım, yoksa bu oldukça kısa bir yolculuk olacak. | Open Subtitles | دعونا نأمل أن يكون الرجل على حق أو أنها ستكون رحلة قصيرة |
- Çatıyı aç, Rodney yoksa çok kısa bir yolculuk olacak! | Open Subtitles | أفتح السقف, رودني أو هذه ستصبح رحلة قصيرة |
kısa bir yolculuk olacak, Stacey. | Open Subtitles | ستكون رحلة سريعة يا ستيس |
kısa bir yolculuk değil. Fishkill'in oralarda yaşıyor. | Open Subtitles | إنها ليست رحلة سريعة إنه قرب (فيشكيل) |
Kızı evinden almışlar önce bir arabaya sonra da bir karavana kısa bir yolculuk ve sonra ağaçlık bir bölgeye gitmişlier. | Open Subtitles | لقد أخذوها من منزلها في سيارة ثم الى مقطورة رحلة قصيرة على الطريق |
Çok uzun bir misafirlik ya da kısa bir yolculuk bekliyordum. | Open Subtitles | توقعت أما إقامة طويلة أو رحلة قصيرة جدا |
Uzun bir kalış ya da kısa bir yolculuk bekliyordum. | Open Subtitles | توقعت أما إقامة طويلة أو رحلة قصيرة جدا |
Eğer Lampl'in güvendiği şey bu ise bu çok kısa bir yolculuk olacak. | Open Subtitles | (لذا لو كان هذا ما يعتمد عليه (لامبل ستكون تلك رحلة قصيرة جدا |
Hakikaten kısa bir yolculuk olmuş. | Open Subtitles | تلك كانت رحلة قصيرة |
Korkma, kısa bir yolculuk olacak. | Open Subtitles | ستكون رحلة قصيرة. |
kısa bir yolculuk işte. | Open Subtitles | أنها رحلة قصيرة. |
kısa bir yolculuk. | Open Subtitles | فقط رحلة قصيرة |
kısa bir yolculuk. | Open Subtitles | رحلة قصيرة. |