Söylemedikleri bir şey varki, koltukta dekanın kızı ile berabermiş. | Open Subtitles | ما لم يقوله أنه كان على الأريكة مع ابنة العميد |
Uh, hayır, o benim için, rakibinizin kızı ile bir görüşme ayarlıyor. | Open Subtitles | لا انه تقوم بوضع برنامج للاعتصام مع ابنة الخصم |
Bir hayranım olarak anılarım için David Clarke'ın kızı ile tekrar röportaj yapacağımı ilgi çekici bulabilirsiniz. | Open Subtitles | بصفتك معجبة، قد تهمّك معرفة أني سأجري مقابلة أخرى مع ابنة (ديفيد كلارك) لمذكراتي |
Elizabeth'in kızı ile görüşmemi istemesen bile... | Open Subtitles | حتى لو لم تود مني التواصل (مع ابنة (إليزابيث |
Elizabeth'in kızı ile görüşmemi istemesen bile... | Open Subtitles | حتى لو لم تود مني التواصل (مع ابنة (إليزابيث |
Prenses Hafa El Yassein'in kızı ile. | Open Subtitles | ثمة شيء مع ابنة الأميرة (هافا إلياسين). |