"kaçınılmazı" - Traduction Turc en Arabe

• المحتوم
• مفر منه
• الحتمي
• مفرّ منه

En fazla yavaşlatabilirim ama bu ancak kaçınılmazı geciktirmeye yarar.
أفضل ما أستطيعه هو إبطاؤه لكنّه سيؤخّر المحتوم لا أكثر

İyi denemydi, aptal. Sadece kaçınılmazı erteliyorsun.
محاولة جميلة أيها اللعين لكنك تؤجل المحتوم فقط

İnsan kaçınılmazı sonsuza dek erteleyemez, Baş Müfettiş.
لا يمكن للمرء أن يؤجل الأمر المحتوم يا سيدي المفتش

Ancak harcamak için borçlanmak aslında kaçınılmazı ertelemekten başka bir şey değildir, ki bunun sonu iflastır.
.. ولكن بإحضار المزيد من المال ليستهلكه هو في الواقع تأخير لأمر لا مفر منه وهو الإفلاس

İyiyim. kaçınılmazı sadece ertelemişiz gibi hissediyorum.
حسنآ,على الرغم من أني أشعر أن تأجيل الامر لا مفر منه

Ya beyninin elektro koşullanmasını tamamlarım ya da sen kaçınılmazı kabul edersin.
أمّا ان أُكملُ التَكيّف الكهروأليكتروني لدماغِكَ أَو يَجِبُ أَنْ تَقْبلَ الأمر الحتمي

Tek yaptığın kaçınılmazı daha zor hale getirmek.
كل ما تقومين به هو جعل الأمر الحتمي أكثر صعوبة.

kaçınılmazı ertelemeye çalışıyorsun!
هذا التأخير لم مفرّ منه!

Sadece kaçınılmazı geciktiriyorsun.
إذاً فهذا لا يعني سوى تأجيل ذلك الأمر المحتوم

Söylediğin doğruysa, kaçınılmazı geciktirmiş oluyorsun.
وإذا كان ما تقوله صحيحاً فإنكم تماطلون الأمر المحتوم فحسب

Dışarıda kaçınılmazı beklerken bana katılmak ister misin?
تريد أن تنتظرني في الخارج بينما أنتظر المحتوم

Beni burada tutmak bir şeyi değiştirmez. Yalnızca kaçınılmazı geciktirir.
حجزي هنا لن يغير شيء إنه فقط يؤخر المحتوم

Belki de bütün bu kovalamaca, sadece kaçınılmazı ertelemektir.
ربما كل ما يحدث ما هو الا طريقة لتأخير قدرنا المحتوم

Sadece kaçınılmazı erteliyoruz.
أنت تعرف؟ نحن فقط أجلك المحتوم

Bunlar sadece yara bandı tadında kaçınılmazı yavaşlatan ucuz şeyler.
إنه مُجرد ضماد يبطئ الأمر الذي لا مفر منه.

Hayır kaçınılmazı geciktirmek yerine ben birlikte çalışıp onu durduralı diyorum.
لا,أقول إنه بدلاً من تأخير لا مفر منه أرى بأن نعمل سوية لنتخلص منه.

Ben sadece kaçınılmazı hızlandırıyorum.
أنا مجرد الارتقاء في جدول زمني على ما لا مفر منه.

kaçınılmazı durdurmaya çalışın.
محاولة إيقاف الذي لا مفر منه.

Sadece kaçınılmazı geciktiriyorsun.
تَعْرفُ بأنّك وحيد إطالة الأمر الحتمي.

kaçınılmazı durduracak gücünüz yok.
ضعيف علي ايقاف الامر الحتمي