Kaçırılmanın arkasında kimin olduğundan haberleri yok. | Open Subtitles | كلاّ، إنّهم ليسوا على علم من وراء الإختطاف. |
Kaçırılmanın yaşanacağı yere başkasını götürürse, kendisinin alınmayacağını düşünüyordu. | Open Subtitles | لكن بأخذ شخص ما إلى موقع الإختطاف... هو لن يختطف نفسه. |
Kaçırılmanın iyi bir şey olduğunu düşünmüyor muyuz? | Open Subtitles | ألا نحن نعتبر الإختطاف شيء جيد؟ |
Ve Kaçırılmanın gerçekleştiği gün sadece bir Honda Accord çalınmış. | Open Subtitles | (ولوحة السيارة مسروقة من (هوندا أكورد في نفس يوم الإختطاف |
Bu da Kaçırılmanın arkasında bir tarikatın olabileceğini gösteriyor. | Open Subtitles | مما يعزز إشتباه أن من وراء الخطف هم طائفة دينية |
Kaçırılmanın arkasında askerler var. | Open Subtitles | إنّهم جنود خلف الإختطاف. |
Collette'in Kaçırılmanın burada olduğunu söyledi ama bayadır izlememe rağmen hiçbir şey yok. | Open Subtitles | مُلتقى شارعي (واشنطن) و(غرينتش)، كاميرا الصرّاف الآلي. هذا هو المكان حيث قالت (كوليت) أنّ الإختطاف قد وقع. |
Kaçırılmanın olduğu gün, Bright Hope'da bu sesleri duyduğuma gayet eminim. | Open Subtitles | أنا متأكد أني سمعت ذلك الصوت ،سابقًا في (برايت هوب) ليلة وقوع الإختطاف |
Kaçırılmanın fotoğrafları. | Open Subtitles | صور لعملية الإختطاف |
Resmi kayıtlar BPD'nin oğlanın annesi tarafından aranıp Kaçırılmanın rapor edildiğini söylüyor. | Open Subtitles | يقول التقرير الرسمي أن قسم شرطة (بوسطن) قد تلقى اتصالاً من والدة الصبي تبلغ عن الخطف |
Kaçırılmanın olduğu yerde ekipler, Beckett'a benzeyen birini gören bir tanık bulmuş. | Open Subtitles | المستجوبون في موقع الخطف وجدوا شاهداً قالت أنها رآت شخصاً يطابق مواصفات (بيكيت) |