Gazze'de bir keresinde İngiliz gazeteci Alan Johnston'un kaçırılması sırasında bir Amerikan dergisi benden Gazze'de adam kaçıranlarla bir buluşma ayarlamamı istedi ve ben de ayarladım. | TED | في يوم من الأيام في غزة، خلال عملية اختطاف الصحفي البريطاني آلان جونستون، طلبت مني مجلة أمريكية بترتيب لقاء مع الخاطفين في غزة، وهذا ما فعلته. |
Cep telefonlarımızı aldılar ve adam kaçıranlarla o alanda röportajı yaptık. | TED | أخذوا هواتفنا المحمولة وقمنا بإجراء المقابلة مع الخاطفين في الخارج في ذلك الحقل. |
Peugeot'lu adam karımı kaçıranlarla birlikteydi. | Open Subtitles | الذى كان فى سيارة البيجو كان من الخاطفين |
Üzgünüm balkabağım aile politikamızı biliyorsun çocuk kaçıranlarla pazarlık etmeyiz. | Open Subtitles | اسف ياحلوتي, نحن لا نتفاوض مع المختطفين, هذه هي سياسه العائله. |
Adam kaçıranlarla adam kaçırarak savaşacağız. | Open Subtitles | نحن سَنُحاربُ المختطفين بحوادثِ الإختِطاف. |
Evime gelip annemi kaçıranlarla aynı adamlar Dot'u yakaladılar. | Open Subtitles | نفس الأشخاص الذين جاءوا إلى بيتي، الذين اخذو أمي لديهم (دوت) |
Eğer Colin'i kaçıranlarla aynı kişilerse kızın ailesine bir iyilik yapın. | Open Subtitles | إن كانوا الأشخاص ذاتهم الذين إختطفوا (كولِن) فأسدي عائلة هذه الفتاة معروفاً |
Adam kaçıranlarla yaratık işbirlikçi değil. | Open Subtitles | الخاطفين والمخلوق ليسوا في مستوى من التنافس. |
Bir noktada, kaçıranlarla yolları kesişmiş olmalı. | Open Subtitles | يجب أن تكون فقط تقاطع مسارات مع الخاطفين في نقطة ما |
Tek nedeni kaçıranlarla, iletişime geçmiş olabileceği. | Open Subtitles | السبب الوحيد الذي جبله على الذهاب بصورة خاطفة هو أن الخاطفين قد أتصلوا به |
kaçıranlarla haberleşmemizin yolu da yok. | Open Subtitles | الموعد النهائي. ولا نملك أي وسيلة تواصل مع الخاطفين. |
- Kamuoyuna kaçıranlarla konuşmaya hazır olduğumu söyleyeceğim. | Open Subtitles | حسناً، سأتحدث أمام العامة أني مستعد للحديث شخصياً مع الخاطفين |
kaçıranlarla görüştüğünü de biliyorum. | Open Subtitles | وأعلم بأنك أعترضت إتصال الخاطفين |
kaçıranlarla birliktesin, değil mi? | Open Subtitles | أنتَ تعمل مع الخاطفين أليس كذلك؟ |
Eğer poliçe sahibi kaçırılırsa şirket devreye girip fidyeyi öder ve kaçıranlarla olan değiş tokuşu yönetir. | Open Subtitles | انظر,لو حامل التامين خطف, الشركة سوف تدفع, انهم سيدفعون الفدية و هم سيشرفون على تبادل مع المختطفين. |
Büro politikası adam kaçıranlarla anlaşmaya oturmayı yasaklar. | Open Subtitles | سياسة المكتب تمنع التفاوض مع المختطفين |
Adam kaçıranlarla ve teröristlerle pazarlık etmem. | Open Subtitles | لا أتفاوض مع المختطفين والإرهابيين ! |
Evime gelip annemi kaçıranlarla aynı adamlar Dot'u yakaladılar. | Open Subtitles | نفس الأشخاص الذين جاءوا إلى بيتي، الذين اخذو أمي لديهم (دوت) |
Ann Gallagher'ı kaçıranlarla, Kirsten McAskill'i öldürenlerin aynı insanlar olduğunu kanıtlamamıza çok az kaldı. | Open Subtitles | الأخبارُ السارة هي بأننا قريبون للإثباتِ بأن البشر الذين إختطفوا (آن قالقر)هم نفسهم الذين قتلوا(كرستن مكآسكل). |