Evde değil, işte değil, ama onu işkillendirirsek, kaçacaktır. | Open Subtitles | انه ليس بالمنزل. انه ليس بالعمل, واذا قمنا باستجوابه, سيهرب. |
Arabayı görür görmez kaçacaktır. Caddeye çıkarsa sizindir. | Open Subtitles | فحالما يرى السيارة سيهرب إن خرج إلى الشارع فتولاه أنت |
Eğer bu adam köşelerinin tutulduğunu bilirse, kaçacaktır yada yaptığı en iyi işi, bir başkasının canını alacaktır. | Open Subtitles | إن علم هذا الرجل أنه محاصر, سيهرب أو سيفعل مايفعله عادةً, أي أنه قد يقتل أحداً آخر. |
Seni gördüğü an kaçacaktır. Beni görmeyecek. | Open Subtitles | سيهرب بمجرد أن يراك |
Hyde kaçacaktır, fakat Jackman geri dönecek. | Open Subtitles | سيهرب (هايد) ولكن (جاكمان) سيعود |