Birisinin önceden kırdığı o büyük burun, kaşlarının üstündeki yara izleri tamamıyla onu önceden güçlendirdiğini gösterir, bu onu diğerlerinden üstün yapar. | Open Subtitles | ذلك الأنف الكبير الذي كسره أحدهم في وقت ما، وندبات فوق الحواجب كل هذا يظهر انه فرض أو حاول فرض، إرادته على الآخرين |
Gözlerin çok güzel ama bir yerlinin kaşlarının altında gizlenmiş. | Open Subtitles | العيون .. جميلة لكنها تختفي بين هذه الحواجب الحشائشية |
Gözlerin çok güzel ama bir yerlinin kaşlarının altında gizlenmiş. | Open Subtitles | العيون .. جميلة لكنها تختفي بين هذه الحواجب الحشائشية |
Zarif, geniş alnında kaşlarının üstünde dörder çizgi var. | Open Subtitles | صار على جبهتك العريضة أربع تجاعيد فوق كل حاجب من حاجبيك |
Birkaç yüzyıl boyunca kaşlarının olması gerektiği yerin altında pörsümüş göz boşluklarıyla geçirdikten sonra vücudunun bütün parçalarını kullanmaktan fazlasıyla zevk alıyorsun. | Open Subtitles | إن أمضيت 200 سنة بتجويفيّ عينين ذابلتين متموضعان أسفل ما كان حاجبيك ستسعد بشكل فائق باستخدام كل أعضاء جسدك. |
Annen, kaşlarının onun güzel kaşlarına benzediğini söylerdi. | Open Subtitles | كانت والدتك تقول دائماً أنّك تشبهه في حاجب عينه النبيل. |
Şu, şaşaalı kaşlarının altında okyanus gibi gözleri gözleri var. | Open Subtitles | إنه لديه تلك العيون الزرقاء بعمق , تحت تلك الحواجب المترفة |
kaşlarının arasında o küçük kırışıklıklar var. | Open Subtitles | لديك تلك التجعيدة بين حاجبيك هُنا |
kaşlarının buna ihtiyacı olduğu için değil ama, seninkiler... | Open Subtitles | يعني غير أن تحتاج إلى. حاجبيك هي... |