O kadar kısa zamanda o kadar çok şey oldu ki. | Open Subtitles | حسنا، الأمر فقط أن الكثير من الأشياء تحدث بهذه السرعة |
- Evet. Kusura bakma bu kadar kısa sürede ancak bunu buldum. | Open Subtitles | آسف، هو كلّ نحن يمكن أن نجد على مثل هذه المهلة القصيرة. |
Bir şey oldu, uyandım ve fark ettim ki hayat istemediğim bir şeyi yaparak boşa harcayamayacağım kadar kısa. | Open Subtitles | لقد ظهر لي نداء داخلي، جعلني أدرك بأنّ الحياة قصيرة جداً لأضيِّعها على العمل بما لا أريده |
Bu kadar kısa sürede değişebileceğine inanmazdım. | Open Subtitles | أنا ما كنت سأعتقده محتمل في مثل هذا الوقت القصير. |
Ama bu kadar kısa bir zamanın böyle keyifli olabileceğini hiç bilmiyordum. | Open Subtitles | لكني لم أعلم أبدأ بأن تلك المدة القصيرة قد تكون مليئة بالسعادة |
Senin de bildiğiniz gibi, ben şahsen bu olayı bu kadar kısa bir süre içerisinde, tekrar ediyorum, kalp için uygun, sağlıklı olarak onaylanmış ve herkesin tamamen doğru olduğunu düşündüğü sağlıklı yiyecekleri yiyerek gerçekleştirmenden son derece endişeliydim. | Open Subtitles | لقد كنت مثل ما انت عارف خائفة من قدرتك على عمل ذلك في وقت قصير جدا, واكرر |
Ön kesim yeri o kadar kısa ki dizkapaklarını görebilirsiniz. | Open Subtitles | قصير جداً خاصة عند الجبهة يُمكنك أن ترى رقبتها |
Bana hayatın zevk almadığın bir işte çalışmayacak kadar kısa olduğunu gösterdin. | Open Subtitles | . لا تتاسف لقد أظهرت لي ان الحياة قصيرة جدا لكى يكون لدى عمل بلا متعة |
Açıkçası oradan bu kadar kısa sürede... işini bitirip çıkmana şaşırdım. | Open Subtitles | انا مندهش كيف حصلت على دورك وتـخرج بهذه السرعة |
Benimle görüşmek istemene şaşırdım. Hem de bu kadar kısa sürede. | Open Subtitles | أنا مندهش أنك أردت المقابلة بهذه السرعة. |
Hiçbir cerrahın bu kadar kısa sürede canlı donörden nakil yapamayacağını sen söyledin. | Open Subtitles | قلت أنه لن يقبل جراح بزراعة كبد بهذه السرعة |
Benimle bu kadar kısa buluştuğunuz için müteşekkirim, Dr. Papanikolau. | Open Subtitles | أقدِّر لك مقابلتك لي في هذه المهلة القصيرة دكتور بابانيكولاو. |
Ama bu kadar kısa sürede çocuk bakıcısı bulamamış. Ben bakarım dedim. | Open Subtitles | لكن المهلة القصيرة تقصد بانها ليس لديها رعاية للطفل لذا قمت بالعرض |
Ama Dr. Kavorkian'ı bu kadar kısa sürede buraya getirebileceğimizi sanmıyorum. | Open Subtitles | نعم، الوتد، ولكن ل لا نعتقد أننا نستطيع الحصول الدكتور كيفوركيان على هذه المهلة القصيرة. |
Üzgünüm ama hayat diğer insanların seni gördüklerinde altlarına yapmadıkları bir yerde geçirilemeyecek kadar kısa. | Open Subtitles | الآن أنا آسف ، ولكن أعتقد أن الحياة قصيرة جداً لكي تقضيها تعمل في مكان ما |
Bu kadar kısa sürede bunu sipariş etmiş olamazsın. | Open Subtitles | فلا يمكنك أن تأتي بها في هذا الوقت القصير |
Bacaklarını kontrol etmeyi bu kadar kısa sürede başardı mı? | Open Subtitles | استطاعت السيطرة على تلك السيقان في هذه المدة القصيرة ؟ |
Bu kadar kısa bir sürede yükselmesi. | Open Subtitles | يمتد بوقت قصير جدا |
Bu kadar kısa sürede, böylesi bir başarı elde etmen. | Open Subtitles | لقد حققت نجاح كبير جداً في وقت قصير جداً |
Listenin o kadar kısa olacağını bilseydim, yapmazdım. | Open Subtitles | كنت سأخبرك لو أني عرفت بأن قائمتي كانت قصيرة جدا |
Bu kadar kısa zamanda beni gördüğünüz için teşekkür ederim. | Open Subtitles | شكرا لمقابلتي في وقت قصير من طلبي لذلك |
- Koordinat olamayacak kadar kısa. - Belki tarih ve saattir. - Dewey. | Open Subtitles | قصيرة جدًا للإحداثيات ربما تكون تاريخ ووقت |
Hayat, tuhaf yemek kurallarına uyulmayacak kadar kısa. | Open Subtitles | لأن الحياة قصيرة للغاية لأن تضع قوانيناً للأكل |
Timsah dişleri böyle bir hasar bırakamayacak kadar kısa ve küttür. | Open Subtitles | أسنان التمساح ليست قصيره و غير حاده لتلحق مثل هذه الأضرار |
Bu kadar kısa sürede yapabileceğimin en iyisi buydu. | Open Subtitles | هذا افضل ما امكنني عمله في هذه الوهلة القصيرة |
Nasıl oluyor da babasından bir baş kadar kısa olan bir çocuk onu yukarıdan bıçaklayabiliyor? | Open Subtitles | كيف يمكن للفتى أن يقوم بهذا وهو أقصر من أبيه كيف يمكن أن يطعنه من الأعلى ؟ |
Çok kibarsın, bu kadar kısa zamanda gelebildin. | Open Subtitles | حقا لطيف منك أن تأتي من قبل على هذا إشعار قصير. |