Uçağa bindiğinde hiç bir yer o kadar uzak görünmüyor. | Open Subtitles | إن الأماكن لا تبدو بهذا البعد حين تستقل الطائرة |
Bizim yaşamımızda bir gemi gelmesini bekleyemeyecek kadar uzak. | Open Subtitles | بعيد جدا حتى نتمنى ان نصله بسفينة في حياتنا |
Gemimiz, gelemeyeceğin kadar uzak değil Mısır'dan. | Open Subtitles | سفينتنا ليست بعيدة جدا عن مصر التي لا يمكن أن يأتي. |
Ailemden ne kadar uzak olursa bu işi doğru yapmak için o kadar fazla şansımız olur. | Open Subtitles | كلما ابتعدنا عن عائلتي، كلما زادت فرصتنا في تحقيق السعادة. |
- Bazı mezar taşları bile duruyor. - Ne kadar uzak? | Open Subtitles | ــ ربما هناك بعض العظام هناك ــ كم تبعد عن هنا |
- Ses uzaklardan geliyor. - Yeteri kadar uzak değil. | Open Subtitles | يَبْدو بعيداً ليس بعيداً جداً. |
Pekala o kadar uzun değil. Ayrıca o kadar uzak bir karallıkta | Open Subtitles | حسناً لم يكن ذلك منذ زمن بعيد ولم تكن حقيقة مملكة بعيدة جداً |
Ambara kadar gözlerim bağlıydı. Bu kadar uzak değildi. | Open Subtitles | لقد كنت معصوب العينين طوال الطريق الى السجن,لم يكن بهذا البعد |
- Haydi ama, o kadar uzak değil. | Open Subtitles | - أربعون ميلاً ! -بحقكِ، ليست بهذا البعد . |
Bu kadar uzak olduğunu sanmıyordum. | Open Subtitles | لم أعتقد أنها بهذا البعد |
O kadar uzak ki, Idaho bile olabilir. Kırık kalpler şakaya gelmez. | Open Subtitles | هذا بعيد جدا , قد تكون حتي في ولاية ايداهوا القلوب المكسورة ليست نزهة |
Dünya'nın üçüncü kutbu denecek kadar uzak bir bölgede. | Open Subtitles | وهي بعيد جدا يسمى القطب الثالث. |
Majesteleri, şimdiye kadar yakın arkadaşlarından birine, evden bu kadar uzak bir eyalette, bir görev vermiş mi? | Open Subtitles | هل أعطى جلالته ...أيا من رفاقه المقربين مقاطعة بعيدة جدا عن الوطن؟ |
- O kadar uzak da değil... | Open Subtitles | صحيح؟ و ان المسافة ليست بعيدة جدا لا .. |
Biliyorum. Baban dedi ki, merkezden ne kadar uzak olursak Luca o kadar emniyette olurmuş. | Open Subtitles | أعرف، والدك قال بأنه كلما ابتعدنا من مركز الهزة |
-Yani başaramazsınız diyorsun. - Bana ne kadar uzak olduğunu sordun. | Open Subtitles | اذن أنت ترى أن لايمكن عمل ذلك - أنت سألتنى كم تبعد, ذلك كم تبعد - |
Her şeyden o kadar uzak yaşıyor ki. | Open Subtitles | هي فقط تعيش بعيداً جداً عن كل شيء |
O kadar uzak ve o kadar soluklar ki görülmeleri gerçekten çok zor. | Open Subtitles | أنها بعيدة جداً وباهتة جداً حيث يصعب رؤيتها |
Mısırda, aşağıda güneyde, ekvatora yakın olan Asvan'da güneşi dikey varsaydılar, buna karşın Mısır'ın kuzeyinde Akdeniz kıyısındaki İskenderiye'de ölçerlerse güneşin dikeylikten ne kadar uzak konumda olacağını buldular. | Open Subtitles | "لذا في "مصر"، في "أسوان في الجنوب، يعتبرون الشمس عمودية لأنها قرب خط الإستواء وقامو بحساب مدى بُعد الشمس عن الخط العمودي |
- O kadar uzak değil. | Open Subtitles | - هو لَيسَ ذلك البعيدِ. |