Ama solistimiz bir kayıt anlaşması yapmamıza kafayı takmıştı. | Open Subtitles | لكن المغني الأساسي كان مهووساً بتوقيع عقد للفرقة |
Bu lanet olası aynalara kafayı takmıştı. | Open Subtitles | هو كان مهووساً بالكامل بهذه المرايا الملعونة |
Bana kafayı takmıştı. iyi bir şekilde değil hem de. | Open Subtitles | لقد كان مهووساً بي، وليس بالطريقة الجيدة. |
- Bir de grafik üzerine konuşuyordu. - Evet, kafayı takmıştı. | Open Subtitles | وكل ما كانت تتحدث عنه هو الجرافيكس - كانت مهووسة - |
Oradaki ördekler hariç. Her zaman o ördeklere kafayı takmıştı. | Open Subtitles | عدا لوحة البط تلك فقد كان مهووسًا جدًا بتلك البطات اللعينة |
Wilden, Alison cinayetini arkadaşlarıma yıkmaya kafayı takmıştı. | Open Subtitles | (ويلدن) كان مهووس بمحاولة إلقاء تهمة مقل (أليسون) على صديقاتي |
Wilden, Alison cinayetini arkadaşlarıma yıkmaya kafayı takmıştı. | Open Subtitles | كان هاجس ايلدن بمحاولة القتل دبوس أليسون على أصدقائي. |
Ben hatırlıyorum. Başka bir kadına kafayı takmıştı. | Open Subtitles | أنا أذكر، كان مهووساً بمرأة أخرى |
Ona kafayı takmıştı. | Open Subtitles | لقد كان مهووساً بها |
Rose'a kafayı takmıştı, dizinin dibinden ayırmıyordu. | Open Subtitles | (لقد كان مهووساً بـ (روز لن يكن يسمح بالابتعاد عن بصره |
Powell, Thorn'a kafayı takmıştı. Belki aşık olmuş bile olabilir. | Open Subtitles | (باول) كان مهووساً بـ(ثورن) ربما كان يحبه |
Aslında Hawthorne, Salem'in Efendileri adını verdiği, kendi deyimiyle "Cadı Üstadı" Margaret Morgan'a ve altılı cadılar meclisine kafayı takmıştı. | Open Subtitles | حسناً, في الواقع (هوثورن) كان مهووساً... بـ"سيدة السحر" (مارجريت مورغان) وآتباعاها الستة الذين أُطلق عليهم "أسياد سالم" |
Sana kafayı takmıştı Emma. | Open Subtitles | كان مهووساً بكِ (إيمّا). |
Bak, Abby'le bir kaç kez takıldım, ama o Warren'a kafayı takmıştı. | Open Subtitles | اجتمعت بها عدة مرات و لكنها كانت مهووسة بوارن إذاً لقد تجادلتما حولها |
12 yaşlarındayken tekboynuzlu atlara kafayı takmıştı çünkü onların büyülü olduklarına ve her şeyi yapabildiklerine inanıyordu. | Open Subtitles | عندما كان عمرها12سنة كانت كانت مهووسة بحصان وحيد القرن لأنه كان سحري ويمكن ان يفعلوا أشياء عظيمة. |
Kate Olsen, babama ve onun işine kafayı takmıştı neredeyse patolojik seviyede! | Open Subtitles | كيت أولسن, كانت مهووسة بأعمال والدي إلى درجة غريبة جداً |
Babam Harflerin Adamları'nın yaptıklarına kafayı takmıştı ve ben doğdum da hiçbir şey değişmedi. | Open Subtitles | والدي كان مهووسًا بعمله كرجل معرفة ثم جئت إلى الحياة ولم يتغيّر شيء |
Paralel boyutları bulmaya kafayı takmıştı. | Open Subtitles | كان مهووسًا بأمر الدخول بين أبعاد زمنية، |
Bunlara kafayı takmıştı... | Open Subtitles | كان مهووسًا بكل هذا |
Einstein Mozart'a kafayı takmıştı. | Open Subtitles | "أينشتين" كان مهووس بــ "موتزارت" |
Mengele ise Lider'e istediğini vermeye kafayı takmıştı. | Open Subtitles | كان هاجس مينجيل هو إعطاء والفوهرر ما يريد |