Sabahleyin kahvaltısını yatağına getirirsin belki. | Open Subtitles | ربما يمكنك جلب لها الإفطار فى السرير في الصباح |
Sabah 6.30 gibi bir iş günü sona ererken... nerede hangi işin peşinde olursa olsun... daima eve dönüp oğlu Nicky'nin kahvaltısını hazırlardı. | Open Subtitles | لكن في 06: 30 ص بعد أن ينتهي من عملة مهما كان ما يفعل,يذهب للبيت ليعد الإفطار لإبنة الصغير نيكي |
Eğer kahvaltısını iyi yapmazsa günü berbat geçer. | Open Subtitles | أعلم أن يومه بالكامل يكون سيئاً، إذا لم يكن فطوره جيداً. |
Sanırım bayanın kahvaltısını ödemen yeterince adil bir çözüm olacak. | Open Subtitles | اعتقد انه من العدل ان تدفع للسيدة ثمن فطورها |
Bu sabah, kahvaltısını almadan çıktı evden. | Open Subtitles | هذا الصباح ، ترك البيت بدون ان يتناول إفطاره |
Bay Kane'in kaldığı yer yere daha yakın, ama orada daha iyi görünüyor, aynı sizin gibi, muhtemelen sağlıklı kahvaltısını da beğenmiştir. | Open Subtitles | أرباع السيد كان أقرب الأرض، لكنه إعتنى بحسنا ، ومثلك، من المحتمل تمتع ب فطور قلبي. |
Stuart'ın kahvaltısını hazırladım ve havaalanına gittim. | Open Subtitles | وأعددت ليستيورت الفطور وغادرت إلى المطار |
İyi uyudu ve kahvaltısını yaptı uyuşturulmadı hipnotize edilmedi. | Open Subtitles | وقد استيقظ للتوى من نوم عميق وجاء بعد تناوله إفطار شهي دون تخدير أو تنويم مغناطيسى |
Her sabah, kahvaltısını etmeden önce, tüm horozları teker teker getirip göstereceksin. | Open Subtitles | كل صباح قبل إفطارها ,ستحضرين الديكة لها , واحد تلو الآخر صباح الخير ,يا آنسات |
Bırak ta rahatça kahvaltısını yapsın. | Open Subtitles | هذا يكفي. دعه يتناول وجبة الإفطار في سلام |
Medeni insanların çoğu kahvaltısını sabah yedide yer. | Open Subtitles | معظم الأناس المتحضرين يتناولون طعام الإفطار في السابعة صباحا. |
Sabahları kahvaltısını verdim. Şimdi kötü adamız. | Open Subtitles | أطعمتها الإفطار كل صباح والآن نحن الأشرار |
Yakında yine okula başlayacak ve ben her gün onun kahvaltısını, öğlen ve akşam yemeğini yapıyorum. | Open Subtitles | إستأنف دراسته ثانية وأنا أعد له فطوره وغذائه وعشائه كل يوم |
Yakında yine okula başlayacak ve ben her gün onun kahvaltısını, öğlen ve akşam yemeğini yapıyorum. | Open Subtitles | إستأنف دراسته ثانية وأنا أعد له فطوره وغذائه وعشائه كل يوم |
Bu şıllık, kahvaltısını etmeye oturma odasında devam edecek. | Open Subtitles | حسن، هذا الساقط الصغير سيتناول فطوره بغرفة المعيشة |
Her sabah yaptığı şeyleri yaptı ... kahvaltısını hazırlayıp, taze şekilde yedi | Open Subtitles | وقامت بما تفعله كل صباح اغتسلت وأعدت فطورها من "البيبيوري" والخبز الطازج |
Hiçbir şey. Sadece kahvaltısını yapmasını ve bu aptal köpekle oynamamasını istiyorum. | Open Subtitles | لا شيء، أريدها أن تأكل فطورها وتكفّ عن اطعام الكلب اللعين. |
Bu da, kurbanın ölümcül bir kanaması olduğunu farketmeden dişlerini fırçalayıp kahvaltısını etmesini açıklıyor. | Open Subtitles | ممّا يفسّر لما قام المجنّي عليهِ بغسل أسنانهِ و تناول إفطاره. من دون أن يلاحظ أنهُ ينزف إلى الموت. |
Sanırım yukarıda kahvaltısını bekleyen biri var. | Open Subtitles | مهلا، أعتقد أن هناك شخص ما في الطابق العلوي يريد إفطاره. |
Bütün gece seviştik, ertesi sabah ona babamın dünyaca ünlü kahvaltısını hazırladım, ve... | Open Subtitles | و تعاشرنا طوال الليل , و فى الصباح ... طبخت فطور أبى المشهور |
Annen de babama kahvaltısını yatağına getirirdi. | Open Subtitles | لقد اعتاد امك ان تعد لأبى الفطور فى السرير |
Hayır, sen çocukların kahvaltısını hazırla. | Open Subtitles | كلا ، إستمري بإعداد إفطار الطفلين |
Bu şehre her sabah kahvaltısını verdiğimi söylemiştim. | Open Subtitles | قلت لك أني أطعمت المدينة إفطارها الجريش والبيض؟ |
Bu adam kahvaltısını servisli büfede etmiş. | Open Subtitles | هذا الرجل تناول افطاره فى استراحة سيارات |