Tuhaf bir iş modelim. Her gün işe gidebilirim ve beş parça kağıdı zımbalayım, sadece kahveme bakabilirim. | TED | أنه نموذج عمل غريب. أنا أستطيع الحضور للعمل كل يوم و أقوم بتدبيس 5 قطع من الورق و أحدق بهم و أنا أشرب قهوتي. |
Bundan sonra 10 dakika, sizin göğüs uçlarınızı koparıp kahveme tatlandırıcı olarak atarım. | Open Subtitles | بعد مرور عشر دقائق، بوسعي انتزاع حلماتكم ووضعها في قهوتي للتحلية |
Sen gördüğüm en şeker şeysin. Seni kahveme şeker diye atabilirim. | Open Subtitles | أنت شيء صغير جميل أريد منه القليل في قهوتي |
Zehrine karşı bağışıklığım var. Krema olsun diye kahveme katarım. | Open Subtitles | لحسن حظي أن لدي مناعة ضد سمّه أضع البعض منه في قهوتي لإكسابها نكهة |
kahveme 4 şeker koymama izin versin, Ayrıca, beni şu tek kişilik hücreden çıkarsın... ve diğer mahkumların içine karışmama müsade etsin. | Open Subtitles | السماح لى بأربع قطع سكر فى قهوتى وإخراجى من الحبس الإنفرادى والعودة إلى السجن العام |
Sen masum olduğumu anlayacak kadar zekisin. kahveme tükürmelerini istemiyorum. | Open Subtitles | أنت ذكيٌ بما يكفي لمعرفة بأنني بريء ولا أريدُ المساعدة على البصق في قهوتي. |
Ben de dikkat ederim, misal az önce parmağını kahveme soktuğunu fark ettim. | Open Subtitles | أنا أنتبه للتفاصيل مثلما وضعت إصبعك في قهوتي. |
Fakat şunu da not düşeyim, ben kahveme vanilya koymam. | Open Subtitles | ولكن لعلمك، أنا لا أشرب قهوتي مع الفانيلا |
İki parmak izini çok iyi gösteriyor: sağ işaret... ve baş parmak Şahsen kahveme süt tozu koymaktan nefret ederim ama parmaklarından kalan iz bize muhteşem bi eşleşme verecektir. | Open Subtitles | لقد كشفت بشكل جيد اثراً لأصبعين السبابة والابهام ، وشخصياً اكره بودرة الكريمة في قهوتي |
kahveme şeker koyarım ve bunun tadını severim. | Open Subtitles | أضع سكراً في قهوتي ويصبح طعمها حلواً |
Millet kahveme kuru erik suyu döküyor. | Open Subtitles | الناس يسكبون عصير البرقوق في قهوتي |
Peki ben ne koyacağım kahveme şimdi? | Open Subtitles | وماذا سأضع مع قهوتي ؟ |
kahveme ilaç kattın. | Open Subtitles | اعلم انكي خدرتي قهوتي |
kahveme tükürdüğünü de biliyorum. | Open Subtitles | أعلم أنك بصقت في قهوتي أيضا. |
kahveme şeker atıyorum. | Open Subtitles | أني أُسكرُ قهوتي |
Bu sabah kahveme mine çiçeği koydun. | Open Subtitles | وضعتِ (الفيرفيان) في قهوتي بالصباح. |
kahveme bayılıyorsun. | Open Subtitles | أنت تحب قهوتي |
kahveme de şeker lâzım benim ama. | Open Subtitles | -إنّه القشدة في قهوتي . |
- kahveme zehir kattın. | Open Subtitles | -وأنت سممت قهوتي . |
kahveme karıştığın an seni vurmalıydım. | Open Subtitles | كان لابد من قتلك عندما قاطعت قهوتى. دعنا لا ننظر للفرص الضائعة. |
kahveme bir şey kattınız. | Open Subtitles | لقد وضعت شيئا فى قهوتى |