Führer'in ölümsüz şehirdeki ilk günü dev bir kalabalığın önünde sona eriyor. | Open Subtitles | أول يوم لزيارة الفوهرر انتهى أمام حشد هائل |
Efsanevi şarkıcı ve söz yazarı dün gece İsveç'teki Kungstrardgarden Park'ta büyük bir kalabalığın önünde konser verirken şiddetli bir kalp krizi geçirdi. | Open Subtitles | المغني والشاعر الأسطوري الذي عانى على ما يبدو من نوبة قلبية قاتلة بينما كان يؤدّي ليلة أمس أمام حشد |
Sitapur'daki kalabalığın önünde onun kişisel hayatından bahsetmek de Abhimanyu'nun yararına olmayacak gibi. | Open Subtitles | ويتحدث عن حياته الشخصية أمام حشد من الناس في Sitapur .. أيضا .. لا يبدو أن تكون في صالح أبهيمانيو. |
Kuşu çağırdığınızda, bunca kalabalığın önünde rezil olma korkusu yaşarsınız. | Open Subtitles | إننا نخشى بأن طيورنا قد لا تحطّ على أيدينا عندما نناديها أمام الحشد. |
Gerçek bir kalabalığın önünde çalmak garip olacak. | Open Subtitles | سوف يكون غريباً العزف امام حشد حقيقي |
100 kişilik bir kalabalığın önünde kavga ediyordum. | Open Subtitles | أقاتل أمام حشد مكون من مئة |
"Büyük bir kalabalığın önünde şarkı söyle." | Open Subtitles | ?"? غني اغنية أمام حشد كبير " |
O kalabalığın önünde durdu... sahnede... orta parmağını kaldırdı. | Open Subtitles | كان يقف أمام الحشد... على المسرح... يرفع إصبعه الأوسط. |
Bunların hepsi bağıran bir kalabalığın önünde oldu | Open Subtitles | الكل حدث امام حشد من صراخ |
Bunu size getirdim çünkü şunu söylemek için, 40 yıl içinde, bir insan olarak tanınmadığım zamanlardan bugün ünlü TED kalabalığın önünde durup kendi görüşlerim hakkında sizinle konuştuğum zamanlara geldim. | TED | احمل هذا لكم لاخبركم يانه في اربعين عاما انتقلت من عدم الاعتراف بي كأنسانة الى وقوفي اليوم امام حشد (TED) اللامع لاخبركم عن معتقداتي |