Güneş gibi yıldızların hayatta kalabilmek için yeni bir yakıt kaynağı bulması gerekir. | Open Subtitles | من أجل البقاء .. نجم مثل الشمس يجب أن يجد مصدر طاقة جديد |
Hayatta kalabilmek için pek çok rezil şey yaptım ben. | Open Subtitles | لقد فعلت الكثير من الأمور غير شريفة من أجل البقاء. |
Gördüğünüz üzere, güneşin hediyesini paylaşmak yerine Gothel Anne denilen bu kadın, yıllarca genç kalabilmek için o şifalı gücü kendine saklamış. | Open Subtitles | انك تشاهد عدم تقاسم هية الشمس هذه المرأة ، الأم كوثل، لديها قوة الشفاء وتستخدمها للحفاظ على شبابها لمئات السنين |
Onun için seçtiğin yolda kalabilmek için çok mücadele ediyor. | Open Subtitles | لقد سعت جاهدة للبقاء على المسار الذي إخترتهُ أنت لها |
Başka bir şey daha var o da moda tasarımcılarının bu taklit kültüründe ayakta kalabilmek için kendilerini taklit edebilmeyi öğrenmiş olmaları. | TED | الآن الشيء الآخر الذي قام بعمله مصمموا الأزياء للبقاء في هذه الثقافة للنسخ والتقليد هي أنهم تعلموا كيفية تقليد أنفسهم. |
Bizimle kalabilmek için elinden gelen her şeyi yaptı ama çok hastaydı. | Open Subtitles | لقد فعلت كل ما باستطاعتها لكي تبقى معنا، لكنها كانت مريضة جدا. |
Bu, hareket sırasında uyanık kalabilmek için Red Bull ve Diyet Kola'ya harcadığım paranın miktarı. | TED | وهذا مقدار المال الذي أنفقته شخصياَ على ريد بول وكولا دايت لأبقى مستيقظة خلال هذه الحركة. |
...hayatta kalabilmek için şimdi başka kaynakların arayışına girdi. | Open Subtitles | مشروع الدكتور كينزي بحاجة للتمويل الآخر إذا كان يريد له البقاء على قيد الحياة |
Hayatta kalabilmek için kendi işini kurması gerektiğini biliyordu. | TED | علمت أنه يجب عليها أن تبدأ مشروعها الخاص من أجل البقاء. |
Oyunda kalabilmek için bu eli kazanmam gerekli, ha? | Open Subtitles | كان عليّ الفوز بهذه الجولة من أجل البقاء باللعبة , أليس كذلك ؟ |
Hayatta kalabilmek için mücadele ile tanıdık. | Open Subtitles | وأنا على دراية جيدة بمعنى الكفاح من أجل البقاء |
Hayatta kalabilmek için bilinen her yolu kullanmak gerek. | Open Subtitles | من أجل البقاء هنا، يجب على الحياة أن تخرج كل ما في جعبتها من حيل |
Affedersiniz. Bugün yoga dersime katılamadım. Fit kalabilmek için en iyi egzersiz bu. | Open Subtitles | متأسفة، لم أذهب لدرس "اليوجا" اليوم هذا هو أفضل تمرين، للحفاظ على الصحة |
Onlar da bir arada kalabilmek için bizim gibilere güveniyorlar. | Open Subtitles | أجل، ويعتمدون على أشخاصٌ مثلنا للحفاظ على كل شىء كما هو |
- Sadece hayatta kalabilmek için sigorta parası lazımdı. | Open Subtitles | انا احتاج الى مال التأمين للبقاء على قيد الحياة |
Hayatta kalabilmek için bir yol bulmayı denediniz mi? | Open Subtitles | هل سبق و أن تحتم عليك إيجاد منفذ للبقاء على قيد الحياة؟ |
Oyunda kalabilmek için siz de herkes kadar kafadan sakat pozu kesmelisiniz. | Open Subtitles | للبقاء في اللعبة عليك أن تبقى بنفس جنونهم |
Ama bu hengamede aklını kaybetmemek ve mutlu kalabilmek için yanına belli başlı birkaç şeyi aldığından emin olman gerek. | Open Subtitles | لكن لكي تبقى في كامل قواك العقلية وكامل سعادتك, يجب أن تحظى بعدة اشياء وسادة جيدة |
Yanında kalabilmek için bahaneydi. Bence, yalanların olduğu bir yerde... | Open Subtitles | كان عذراً لأبقى بجوارك لذا فأظن أنه في وسط الأكاذيب... |
Hayatta kalabilmek için yapmam gerekeni yaptım, leydim. | Open Subtitles | لقد فعلت ما كان علي القيام به البقاء على قيد الحياة، يا سيدة. |
Ben sinirime dokunan insanlar karşısında sakin kalabilmek için içiyorum. | Open Subtitles | انا اشرب لابقى هادئاً عندما الناس تجعلني غاضباً هل جربت اليوغا ؟ |
Kim bilir oradan çıktıktan sonra hayatta kalabilmek için neler yaptın ama asıl nokta, tüm bunlar senin suçun değildi. | Open Subtitles | {\fnArabic Typesetting}،الله أعلم بما فعلتَه بعدها كي تنجو بحياتك لكنّ بيت القصيد هو أنّه لم يكُن خطأك. |
Hayatta kalabilmek için yalnızca iki kilogram civarı bir basınç gerekiyor. | TED | ونحتاج إلى خمسة أرطال من الضغط فقط لنبقى على قيد الحياة. |