| Sıcak su sakinlerinin çoğunun olduğu yerde kalmaktan başka seçeneği yok. | Open Subtitles | معظم سكان المياه الدافئه ليس لديهم خيار سوى البقاء |
| Onu görmeyi o kadar çok istiyorum ki yengesine olan görevi gereği onun yanında kalmaktan başka çaresi olmadığı zaman hayal kırıklığımı gizleyemiyorum. | Open Subtitles | انا جدا حريصة لرؤيته ولا استطيع التغلب على خيبة املي عندما ينادي واجبه تجاه عمته لك يعني انه لا خيار له سوى البقاء بجانبها |
| En azından bir yıllığına bu evliliğin içinde sıkışıp kalmaktan başka şansım yok. | Open Subtitles | لا خيار لدي سوى البقاء محاصرة في زواجي... لمدّة سنةٍ على الأقل. |
| kalmaktan başka şansım yoktu. | Open Subtitles | لم يكن لدي أي خيار سوى البقاء |
| Pozitif kalmaktan başka bir şey yapmadım. | Open Subtitles | لم أعمل سوى البقاء متفائلاً |
| kalmaktan başka seçeneğim yok. | Open Subtitles | لا خيار سوى البقاء |