Kasetlerdeki çocuklar gibi olmadığımı kanıtlamam için bana bir şans ver. | Open Subtitles | امنحني فرصة كي أثبت لك أنني لست مثل الآخرين على الأشرطة |
Karıma, bir erkek gibi davranabileceğimi kanıtlamam gerekiyor. Ve konu seks değil. | Open Subtitles | أريد أن أثبت لزوجتي أنّه يمكنني التصرف كرجل |
Bunu uzatmak için, iş aradığımı kanıtlamam gerekiyor. | Open Subtitles | عليّ إثبات أنني كنت أبحث عن وظيفة حتى أحصل على تمديد |
Kendimi kanıtlamam için son şansımdı ve başarısız olacağımı sandı. | Open Subtitles | كانت هذه فرصتي الأخيرة لإثبات نفسي وافترض هو أنني سأفشل |
Ait olduğumu kanıtlamam için ağırbaşlı ve kendinden emin durmam, iyi konuşmam ve dikkatle dinlemem gerekiyordu. | TED | لأثبت أني أنتمي للمجتمع، علي أن أظهر الثقة، والقدرة على الحديث والاستماع الجيد. |
Bunu kanıtlamam sadece zaman meselesi Binbaşı. | Open Subtitles | إنها مسألة وقت قبل أن أثبت الأمر أيها الميجور |
Senin Bob Satterfield olduğunu kanıtlamam için bir şey gerek. | Open Subtitles | يمكنني أن أثبت من خلاله بأنك بوب سساترفيلد حقيقة |
Çevreci olmanın aynı zamanda hisse artışı sağlayacağını da kanıtlamam gerekti. | Open Subtitles | كان يجب فقط أن أثبت أنّ هذه المشاريع البيئية تدرّ الأرباح المالية أيضاً. |
Buraya tekrar geldiğimde bir şeyleri kanıtlamam gerektiğini düşündüm. | Open Subtitles | لكنني عندما عدت إلى هنا شعرت أنه علي أن أثبت شيئًا |
Aileme kanıtlamam gereken çok şey var ama kendime kanıtlamam gereken şey daha fazla. | Open Subtitles | توجب علىّ القيام بكل شىء لكى أثبت جدارتى لعائلتى , ولكن الأهم أن أثبتها لنفسى |
Sadece bunu onlara kanıtlamam gerekiyor. | Open Subtitles | أعلم أنّي اب جيّد، أحتاج فقط أن أثبت هذا لهما. |
Bunu uzatmak için, iş aradığımı kanıtlamam gerekiyor. | Open Subtitles | عليّ إثبات أنني كنت أبحث عن وظيفة حتى أحصل على تمديد |
Olay çıktığı için özür dilerim, fakat bunu kanıtlamam gerekiyordu. | Open Subtitles | أعتذرلهذاالموقف، لكنّي أردت إثبات وجهة نظري. |
Ve eğer hala bunu ona kanıtlamam gerekiyorsada, yapacağım. | Open Subtitles | وإن اضطررت إلى مواصلة إثبات ذلك لها فسأفعل |
Ve kendi ailemden bunu kanıtlamam için fırsat alamazsam ne anlamı var? | Open Subtitles | وإن لم أستطع إقناع عائلتي لتمنحني فرصة لإثبات هذا، فما هي الغاية؟ |
O not olmadan, bir bebeğe bakabilecek kadar sağlıklı olduğumu kanıtlamam yıllarımı alır. | Open Subtitles | من دون هذه المذكرة سيأخذ الأمر سنين لإثبات أنني بصحة جيدة للرعاية بطفل |
Bir çatışmada başarısız olmayacağımı kanıtlamam imkansız. | Open Subtitles | ليس هناك طريقة لإثبات أني لن أفشل في المعركة |
Kalıp izlemek isterdim ama başka yerde olduğumu kanıtlamam gerek. | Open Subtitles | حسناً، أحب أن أبقى و اُراقب لأستمتع لكن علي أن أذهب لأثبت مكان وجودي |
Kalıp izlemek isterdim ama başka yerde olduğumu kanıtlamam gerek. | Open Subtitles | حسناً، أحب أن أبقى و اُراقب لأستمتع لكن علي أن أذهب لأثبت مكان وجودي |
Ama kimliğimi kanıtlamam gerekiyorsa donuma ismimi yazmıştım. | Open Subtitles | إن أردت اثبات لشخصيتي، فقد كتبت اسمي على سروالي التحتي. |
Onun yanıldığını kanıtlamam gerekiyordu. | Open Subtitles | حسناً, كان لابد أن أُثبت أنه مُخطِأ |
Dünyanın yaşanılabilir bir yer olduğunu kanıtlamam için 10 günüm var yoksa nüfusu azaltmaya başlayacaklar. | Open Subtitles | لدي 10 أيام لأُثبت إنّ الأرض صالحة للعيش و إلّا سيقومون بتقليص عدد السكّان |
Belki bu adama kanıtlamam gereken bir şeyler var. | Open Subtitles | ربما علي إيجاد شيء لأثبته لهذا الرجل |
Çünkü senin aksine kendimi kanıtlamam gerek. | Open Subtitles | لأنني على العكس منك ما زال لديّ شيء علي إثباته |