Ortadoğu'ya kadar uzanan taşlık kanyonlar, dağ keçisi gibi hayvanlara barınak sağlar. | Open Subtitles | الوديان الصخرية تشكل الملاذ الآمن للحيوانات في الشرق الأوسط مثل الوعل النوبي |
Eski zamanlarda burada çok güzel kanyonlar varmış. | Open Subtitles | ظننت أن الجسور القديمة يفترض أن تبنى فوق الوديان |
Bu kanyonlar, eski kıtalar tarafından yüzeye ittirilen kayaların oluşturduğu çukurlar ve kıvrımlardan meydana gelmiştir. | Open Subtitles | تُظهر هذه الوديان الضيّقة الإنثناءات والإلتواءات التي سلكتها الصخور وكأنها دُفعت تجاه القارة القديمة. |
Mars'ta toz fırtınaları atlattık ve ülkeleri yutabilecek büyüklükte kanyonlar gördük. | Open Subtitles | "التقطنا عواصف ترابية على "المريخ ورأينا الوديان التي يمكن أن تبتلع بلدان |
Aslında devasa bir kanyonlar ağı olduğunu ünlü karanlığın toz fırtınalarından kaynaklandığını gösterdi. | Open Subtitles | لم يكن سوى شبكة ...هائلة من الوديان والتعتيم المشهور كان بسبب عواصف غبار سنوية |
Ama Mariner 4, 6 ve 7'nin keşif uçuşları bize sulama sistemi sanılan şeyin aslında devasa bir kanyonlar ağı olduğunu ünlü karanlığın toz fırtınalarından kaynaklandığını gösterdi. | Open Subtitles | لكن مهمات تحليق مارينيير)4، 6و، و7) أظهرت ...أن نظام الري لم يكن سوى شبكة ...هائلة من الوديان |