Worfol çikolatayı karıştırır, yeterince iyi hale Getirir... | Open Subtitles | الشلال هو الاكثر أهمية. يخلط الشوكولاته ويجعلها اكثر خفة ورغوه |
Çikolatayı karıştırır. Çalkalar. Hafif ve köpüklü yapar | Open Subtitles | فهو يخلط الشوكولاتة ويقلبها فيجعلها خفيفة وهشة |
Alice, herkes seks hakkında vidalama ile düzüşmeyi birbirine karıştırır. | Open Subtitles | أليس , أى أحد يعتقد أن النكاح لطيف هو يخلط بين الجنس و الخياطة |
Bunu yapmasan bile, yapmamak her şeyi karıştırır. | Open Subtitles | - الجنس يجعل كل شيء مُعقّداً - حتى لو لم تحظى به، فهذا يجعل الأمور مُعقّدة |
Böyle bir çelişki bir şizofrenin aklını karıştırır. | Open Subtitles | هذا النوع من التناقض كان يجب أن يشوش فكر شخص مصاب بالفصام |
Etkilenmediğimi söyleyemem ama bu işleri kesinlikle karıştırır. | Open Subtitles | حسنا، لن أقول أنني لست مندهش ولكن هذا بالتأكيد يعقد الأمور |
Görünüşünden dolayı zavallıyı suçlayamam... ama böylesi bir insanın aklını karıştırır, değil mi? | Open Subtitles | .... إننى لا ألوم الأرواح المسكينة التى أصبحت على ما هى عليه لكن هُناك أشياء أعرفها تكفى لزعزعة عقل الرجل , أليس كذلك ؟ |
Ateş cılızlaşmaya başlayınca babam ateşi karıştırır ve ateş büyür. | Open Subtitles | عندما تبدأ النار التى يشعلها أبى بالخمود يقوم بتحركها لتشتعل مجددا |
Sizce Prensesi başkasıyla karıştırır mıyım? | Open Subtitles | هل تظنون انه يمكننى ان انسى وجه ولية العهد ؟ |
İşleri iyice karıştırır sadece. | Open Subtitles | سيعقّد هذا الأمور أكثر |
İnsani eğilimler göstermek sadece kafasını karıştırır | Open Subtitles | تعزيز نزعات بشرية يخلط لها فقط. |
Çikolatayı karıştırır. | Open Subtitles | يخلط الشوكولاتة |
Beynimiz sürekli bir şeyleri karıştırır. | Open Subtitles | وعقلنا يخلط الأمور طوال الوقت |
Yalanlarla gerçeği karıştırır. | Open Subtitles | يخلط الحقائق بالأكاذيب |
- İkisini hep karıştırır. | Open Subtitles | -إنه يخلط... |
Seks her şeyi karıştırır. | Open Subtitles | - الجنس يجعل كل شيء مُعقّداً - |
Ama düzenbazın yaptığı budur. İnsanların kafasını karıştırır. | Open Subtitles | ولكن تلك أفعال المحتال يشوش على الناس |
Bunu yapmak zorunda. Bu yüz tanıma yazılımı karıştırır. | Open Subtitles | إنه يشوش على برنامج تمييز الوجه |
Cinsel baskıdan nefret ederim Vince. Her zaman kafa karıştırır. | Open Subtitles | أكره التوثر الجنسي دائماً يعقد الأمور |
Arazi anlaşmazlığı soruşturmayı karıştırır. | Open Subtitles | اعني ان الخلاف يعقد التحقيق |
Matt gibi danışmanlar, gelir ve ortalığı karıştırır suçluların tepki verip hata yapmasına sebep olurlar. | Open Subtitles | المستشارون أمثال "مات" يأتون لزعزعة الأمور، لجعل المجرمين منفعلين و ارتكابهم للأخطاء. |
Ateş cılızlaşmaya başlayınca babam ateşi karıştırır ve ateş büyür. | Open Subtitles | عندما تبدأ النار التى يشعلها أبى بالخمود يقوم بتحركها لتشتعل مجددا |
Sizce Prensesi başkasıyla karıştırır mıyım? | Open Subtitles | هل تظنون انه يمكننى ان انسى وجه ولية العهد ؟ |
Eğer Nancy'e söylersem bu sadece işleri daha da karıştırır. | Open Subtitles | إذا أخبرت (نانسي)، سيعقّد سوى الأمور |