karısı için pek teselli olmayacaktır ama, o mermi Raymond Sites'in hayatını sadece bir kaç yıl önce bitirmiş. | Open Subtitles | ..لن يكون عزاءاً لزوجته . وإنما الطلقة التي قتلت راي حقيقة كانت قبل بضع سنوات |
Ne, bir adam karısını aldatmakla suçlanmadan karısı için bir yemek hazırlamış gibi yapamaz mı? | Open Subtitles | ماذا , ألا يستطيع الرجل أن يطهو العشاء لزوجته بدون أن يتم اتهامه بخيانتها؟ |
Karargâh komutanının karısı için sürpriz bir parti veriliyordu. | Open Subtitles | كنتُ أحاول الوصول إلى حفلة مُفاجئة لزوجة قائد القاعدة. |
Başkasının karısı için, bu harika bir fikir. | Open Subtitles | هذا بالفعل جيد لزوجة شخص اخر لا , في تافت من الممكن ان المدرس يكون له تأثير |
Sara, ne düşündüğünü bilmiyorum ama ben sadece, karısı için endişelenen bir kocayım. | Open Subtitles | سارة لا اعلم بماذا كنت تفكرني لكن لكن ما انا الى زوج قلق على زوجته |
Birleşik Devletler'in gelecekteki başkanının karısı için çok da büyük sayılmaz. | Open Subtitles | حسنا .. لاشئ كثير على زوجة الرئيس المنتظر للولايات المتحده الأمريكيه |
Ve Başbakan'ın karısı için yeni yastıklara ihtiyacımız var. | Open Subtitles | إذن نحن في حاجة إلى وسائد جديدة من أجل زوجة رئيس الوزراء |
Bu güzel çünkü kızı ve karısı için bir yeri var. | Open Subtitles | و هذا رائع , لأنه يستطيع أن يشتري منزلاً من أجل زوجته و ابنته |
Bak benim bir arkadaşım iki cep telefonu yapmıştı biri karısı için diğeri sevgilisi için. | Open Subtitles | أتعلم، صديق لي دائماً ما يحتفظ بهاتفين منفصلين واحد لزوجته و واحد لصديقته |
Nasıl olurda onun eski karısı için hala ciddi bir tehlike olduğunu göremez? Ve diğer insanlar için." | Open Subtitles | كيف لم يمكنها رؤية انه ما زال تهديد لزوجته السابقة وكل واحد آخر ؟ |
Eğer karısı için bir şey isteyen her erkekten para alsaydım, şimdi milyoner olmuştum. | Open Subtitles | إذا أعطوني دولارا في كل مرة يطلب من رجل أن اغني لزوجته سأصبح مليونيرة |
Şimdi adam karısı için bile yeni bir elbise alamıyor. | Open Subtitles | و الآن لا يستطيع حتى تقديم فستان جديد لزوجته |
Bu olay, niçin birisinin meteliksiz bir adamdan karısı için fidye istediğini açıklayabilir. | Open Subtitles | هذا ربما يوضح لماذا شخص ما يطلب فدية لزوجة رجل مُفلس تمامًا |
Bir balıkçının karısı için iyi bir isim. | Open Subtitles | اسم ممتاز جداً لزوجة تاجر أسماك ناجح. |
Sara, ne düşündüğünü bilmiyorum ama ben sadece, karısı için endişelenen bir kocayım. | Open Subtitles | سارة لا اعلم بماذا كنت تفكرني لكن لكن ما انا الى زوج قلق على زوجته |
"...orada Hades'e şarkılarını söyleyip, karısı için bir anlaşma yapabilecekti. | Open Subtitles | وغنى أغانيه إلى "هاديس: إله الارض السفليه ـ الموتى" ليساوم على زوجته |
Baban karısı için endişelenmek zorunda kalmayınca bir hayli rahatlamış olmalı. | Open Subtitles | لا بد وأن أباك ارتاح من القلق على زوجته |
Evli olduğumuzu düşündü. Bir yıl sonra öyle de oldu. Babanın eski karısı için oldukça zor bir durumdu. | Open Subtitles | وبعد عام فعلنا ذلك كان صعبا على زوجة والدك الاولى |
Evet, Aaron'ın karısı için üzgünüm ama hala ümidimi kesmiş değilim. | Open Subtitles | ) (نعم , عار على زوجة (أرون لكنى كنت أبقى على تفكير جيد |
Ve Başbakan'ın karısı için yeni yastıklara ihtiyacımız var. | Open Subtitles | إذن نحن في حاجة إلى وسائد جديدة من أجل زوجة رئيس الوزراء |
Onun için değil, karısı için girersiniz. | Open Subtitles | لا، ليس من أجله، لكن ستفعل من أجل زوجته. |
Martin'in karısı için para topluyorlar. | Open Subtitles | إنهم يجمعون تبرع لأجل زوجة مارتن |
Onun karısı için ondan fazla endişeleniyorsun. Hadi aşağı insene. | Open Subtitles | أنت قلقة بشأن زوجته أكثر منه اهبطي إلى هناك |