Yolsuzluğa karşı olan sinirim geçen sene büyük bir kariyer değişikliği yapıp tam zamanlı avukat olmama neden oldu. | TED | الغضب بداخلي تجاه الفساد جعلني أخطو خطوة كبيرة في عملي في السنة الماضية حيث أصبحت أمارس المحاماة بدوام كامل |
Bu olayların adamın Amerika'ya karşı olan olumsuz düşüncelerini haklı çıkaracağının farkında mısın? | Open Subtitles | أنتَ تعلم أنّ ذلك سيبرّر كلّ ما قدمه من مشاعر سلبية تجاه أميركا؟ |
Fark ettim ki sana karşı olan hisleri hiç gitmedi ama sen gidebilirsin. | Open Subtitles | أعلم أن مشاعره تجاهك قد لا تختفي إلى الأبد، ولكنك قادرة على الاختفاء |
Amerika Birleşik Devletleri'nde vaiz Jedidah Morse devlete karşı olan Illuminati komplosunun benzer bir fikrini ileri sürdü. | TED | في الولايات المتحدة، نشر الواعظ جديديا مورس أفكارًا مشابهة عن مؤامرة المتنورين ضدّ الحكومة. |
Eğer burada eskiden bu şirkete karşı olan biri varsa, bilmek isterim. | Open Subtitles | ان كنت تعتقد ان هناك شخصا هنا يكن شيئا ضد الشركة,اريد معرفته |
Seni hapsettiğim o kafesin de bana karşı olan öfkeni hafifletmediğini sanıyorum. | Open Subtitles | و أتخيل أن حبسك في ذلك الممر لم يخفف من غضبك تجاهي. |
Uykuya karşı olan tavrımız, neredeyse kuş tüyü yorganlara sarıldığımız endüstri öncesi dönemden çok farklı. | TED | مواقفنا تجاه النوم تختلف بشكل كبير جدا من عصر ما قبل الصناعة، حين كنا ملفوفين تقريبا في اللحاف. |
fakat ifade özgürlüğüne karşı olan sorumluluğumuzdan da bahsetmeliyiz. | TED | و لكننا بحاجة أن نتحدث أكثر عن مسؤوليتنا تجاه حرية التعبير |
Basın ve gazetecilere karşı, bir dakikalık kızgınlığım ve nefretim olduğunda onlara karşı olan bağnazlığımı tanımladım. | TED | وعندما شعرت بالغضب والحقد تجاه الصّحافة والصّحفيّين، كان يجب أن أتعرّف على تعصّبي الأعمى تجاههم، |
Bu düzen, şehrin kirliliğe ve doğal afetlere karşı olan esnekliğini arttırdı. | TED | زاد هذا التصميم من مرونة المدينة تجاه التلوث والكوارث الطبيعية. |
Ona ailemden, erkeklere karşı olan hislerimden ve kardeşimle olan ilişkimden bahsettim. | Open Subtitles | ولذلك فقد أخبرتها عن العائلة ومشاعري تجاه الرجال وعن علاقتي بأخي |
Evliliğe ve çocuklara karşı olan güdülerim yüzünden kendimi suçlu hissettiğimi söyledi. | Open Subtitles | قالت إنني مخطئة جداً حول دوافعي تجاه الزواج والأطفال |
Ama sana, annene ve kardeşine karşı olan bu sevgim öyle kör, savruk bir sevgi değil. | Open Subtitles | ولكن الحب الذى أشعر به تجاهك ولأمك واختك,ليس أعمى أو ضعيف |
Sana karşı olan hislerim çok güçlüydü ve gerçekliklerinden emin olmak istedim. | Open Subtitles | مشاعرى تجاهك كانت قويه جدا جدا جدا واردت ان اعرف ان كانت حقيقه لك وحدك |
Seni ödemeli aradım çünkü birkaç çeyreklikle sana karşı olan hislerimi anlatamam, bebeğim. | Open Subtitles | السبب الذي جعلني اتصل بك لإن الموضوع سوف يأخذ وقتا طويلا لكي اعبر لك عن شعوري تجاهك ياحبيبتي |
Büyük Amerika sözleşmesi, sigorta ödeme yapar, ve onlar da hükümete karşı olan küçük savaşlarını fidyeyle finanse ederler. | Open Subtitles | عقد امريكى كبير يتضمن التامين وهم يموّلون حربهم الصغيرة ضدّ الحكومة بالفدية |
Ama bana, kontrol manyaklarına karşı olan zaafınla savaşacağına söz vermelisin. | Open Subtitles | حسناً , لكن عليكِ أن تعديني بأنكِ ستحاربين بقوة ضدّ ضعفكِ نحو المهووسين بالسيطرة |
Liam'ın aile işimize karşı olan küçük devriminden babama asla sözetmedim. | Open Subtitles | لم أخبر أبي أبدا عن ثورة ليام الصغيرة ضد عمل العائلة، |
Size karşı olan bütün kanıtları yok eden adam olduğumu biliyorum. | Open Subtitles | وأنا أعلم أنا الرجل الذي جعل كل الأدلة ضد تذهب بعيدا، |
Bunu yapmanın tek sebebi bana karşı olan hislerine söz geçirememen. | Open Subtitles | تفعل هذا لأنه لا يمكنك التغلب على مشاعرك تجاهي |
İstilacılarıyla barış içinde yaşamaya çalışanlara karşı olan nefreti. | Open Subtitles | و علي كل من كان يحاول العيش في سلام مع الغزاه |
Ama sırrını açıkladı ve ona karşı olan hislerim değişmedi. | Open Subtitles | أخبرني بسره، وذلك لم يغير الطريقة التي أشعر بها تجاهه |
Romalılara karşı olan ve Judah'ya açıkladığı nefreti unuttu. | Open Subtitles | و نسي كراهيته "للرومان الكراهيه التي كان يتحامل بسببها علي "جودا |
Ve Bayan Shin'in bana karşı olan güveni de kırıldı. | Open Subtitles | وعطف السيدة ( شين ) إتجاهي إنتهى |
Bize karşı olan tek gerçek tehdidi yoketmek üzereyim. | Open Subtitles | أنا على وشك تحطّيمَ التهديدَ الحقيقيَ الوحيدَ ضدّنا |
Dediğim gibi size karşı olan oran daha yüksek olmalı. Oranlarla ilgilenmiyorum. | Open Subtitles | مثلما قُلت , الأحتمالات التي ضدك يجب أن تكون أعلى |
Miller'a karşı olan dava gayet kuvvetliydi. Bakanlık suçlu olduğundan şüphe dahi duymadı. | Open Subtitles | والقضيةُ المرفوعة عليه قوية، والنيابة ليس لديها شك بشأن المحاكمة |