Öğleden sonramın önemli bir bölümünü burayı kazarak geçirirsem, cesedi bulamazsam | Open Subtitles | وأضعت أفضل وقت في فترة الظهيرة في حفر هذا المكان ، ولم نعثر على تلك الجثة |
Arkeologlar tam burada, toprağı bir buçuk metre kazarak yığınla taş aletler buldular. | Open Subtitles | حفر العلماء متراً ونصف من الأتربة، ليجدوا كميات كبيرة من الأدوات الحجرية |
Racnoss İmparatoriçesi'nin kazarak ne çıkardığını bulmamız gerek. | Open Subtitles | نحتاج لمعرفة ما تحفر امبراطورة الراكنوس لتخرجه |
Bir odada domuzlar palamutları kazarak toprağı sürmeleri konusunda eğitiliyordu. | Open Subtitles | في إحدى الغرف وجدتهم يدربون الخنازير لحراثة الأرض بحفر شجر البلوط |
Meksika'da bir hapishanedeydim. Tünel kazarak kaçmam gerekti. | Open Subtitles | لقد كنت في سجن بالمكسيك اضطريت إلى أن أحفر طريقي للخروج |
Enkazı kazarak değil de, yukarı doğru çıkabiliriz. | Open Subtitles | لن نحفر للخارج ولكن قد نحفر للأعلى |
Beni; sürünerek, kazarak hayatını tehlikeye atan biri olarak gördüğünü nereden bilebilirdim ki? | Open Subtitles | ومهما كنت على علم بذلك وأن شخص ما خاطر بحياته وعانى وهو يقوم بالحفر ؟ |
Belkide, burada bizi kazarak, yerleşerek ve uygun adım yürüyerek bizi oyalıyorlardı, bir köylünün çalışması bununla karşılaştırılamaz bile." | Open Subtitles | كنا مشغولين تماما: حفر ـ تخييم إستعراض المزارع يتعب لكن ليس هكذا |
Soyguncular bankanın bodrumuna bir tünel kazarak... güvenlik görevlilerini şaşırttılar. | Open Subtitles | حفر اللصوص حفرة بأحد الأنفاق التي تؤدي إلى قبو البنك... ومن خلالها فاجأوا الحرّاس |
Bu tünelleri kazarak neden vakit kaybediyoruz? | Open Subtitles | لماذا نهدر الوقت في حفر الخنادق؟ |
Bir çıkış var! Birkaç metre gerinizde ama kazarak çıkmalısınız. | Open Subtitles | يوجد مخرج، إنه على بعد ياردات خلفك لكن عليك أن تحفر كي تتمكن من الخروج |
O hücrede oturarak ve toprağı kazarak... ejderhanı asla kurtaramazsın. | Open Subtitles | لن تنقذ تنينك بالجلوس في هذه الزنزانة تحفر في القذارة عليك بالوصول إليه... |
O duygusal hapishanenden kaşıkla tünel kazarak çıkmanı istiyorum. | Open Subtitles | أريدك أن تخرج من سجن العواطف بأن تحفر نفق ملعقة في كل مرة - نعم - |
Kanallar kazarak yüzebilecekleri mesafeyi arttırır ve ormanın derinliklerine kadar gidebilirler. | Open Subtitles | وهم يزيدون مساحات السباحه وذلك بحفر القنوات التى تؤدى إلى قلب تلك الغابة |
Nehrin yönünü burada gördüğün gibi Vatikan tepelerine kanal kazarak değiştireceğim. | Open Subtitles | سأنحرف عن النهر هنا بحفر قناة لتلال الفاتيكان |
Ve sergide ilerledikçe iyileşme sürecinden bahseden kısma geldiğinizde insanları direkt olarak enkazın tepesine kadar kazarak gelmiş insanların tecrübeleriyle yüzleştiriyoruz. | TED | وأنت تذهب في اتجاه المعرض عندما يتحدثون حول المعافاة، وفي الواقع جسَمنا مباشرة هذه اللحظات في كمية من الحديد الملتوية من تجارب الناس والذين قاموا حرفيا بحفر تجربتهم في أعلى هذه الكومة في حد ذاتها. |
Mezardan ellerimle kazarak çıkmak zorunda kaldım. | Open Subtitles | كان علي أن أحفر بأظافري لأخرج من قبر جماعي |
Bay hayatının yarısını bataklık kazarak geçirmiş biri olsa bile mi? | Open Subtitles | :وليس سهلاً حتى بالنسبة للسيد قضيت نصف حياتي أحفر في المستنقعات)؟ ) |
Dylan, bizi, bu karanlık, korkunç mezardan kazarak kurtaracağımı mı ima ediyorsun? | Open Subtitles | (ديلان)، أتقصد أن أحفر طريقنا إلى الخارج من هذا القبو، في هذا الظلام. |
Buradan kazarak kurtulmak bir ay sürer. | Open Subtitles | سنستغرق حوالي شهر لكي نحفر ونخرج من هنا |
Peki o zaman bir haftamızı sahili kazarak niye harcadık? | Open Subtitles | اذا لماذا قضينا اسبوعا نحفر فى الشاطئ |
Hava soğuk burayı kazarak biraz ısınalım. | Open Subtitles | الجو بارد دعونا نتدفئ بالحفر هنا |