Bu hayvanlar benim oğlumu elimden aldılar ve sonra da benim kederimi aldılar. | Open Subtitles | هذه الحيوانات أخذت مني إبني بعيدا عني و من ثَمَ أخذوا مني حزني |
Havalimanına asla ulaşamadıkları gerçeğini veya kederimi yaşama sürecinden kaçınmak için yaptıklarımı değiştirmez. | Open Subtitles | لا تغير من حقيقة انهم لم يستطيعوا الوصول إلى المطار , أو الأشياء التي فعلت لتجنب معالجة حزني |
Biraz depresif durumdayım, Avukat. Şu anda kederimi pahalı bir viski şişesi içinde boğuyor olmayı tercih ederdim. | Open Subtitles | أنا محبطٌ قليلاً أيها المحامي لقد كنتُ غارقاً في حزني مع زجاجة ويسكي فاخرة |
kederimi atmak için böyle yerlere ihtiyaç duymamın nedeni de bu. | Open Subtitles | لهذا السبب تحديداً أحتاج لأغرق أحزاني في مكان كهذا |
Şimdi müsaade ederseniz, .kederimi alkole boğacağım. | Open Subtitles | لاآن، لو سمحت لي سأذهب لأغرق أحزاني بالكحول |
Ancak seni gömmeye yetecek kadar Malay sikkem var olmasına var da tespihler seni cennete götürmek için yeterli değil ve Doğu Hindistan Şirketi boğazını kesince, ki muhakkak kesecekler de kederimi hafifletecek kadar haşhaşım da yok. | Open Subtitles | ولكن ما لدي هي نقود مالية ما يكفي لدفنك مسبحة الصلاة لا تكفي لتذهب إلي النعيم والحشيش، يكفي لتخفيف حزني |
Ama yeniden dirilmeniz kederimi tamamen giderdi. | Open Subtitles | -لكن بعثك مرة أخري إلي الحياة شفي حزني |
Bu benim kederimi hafifletme yöntemim. | Open Subtitles | إنها الهيئة التي يتخذها حزني |
[Hürrem iç ses] kederimi kimseye söylemeyeceğim. | Open Subtitles | لن أتكلم عن حزني لأي كان |
Oğlum için döktükleri gözyaşlarını anlatıyorlar. 10 yaşında bir çocuğun YouTube'da oyunu oynadığı görüntüleri paylaşmasını veya uçakta bir doktorun cep telefonunda bu oyunu oynadığını görmek veya bir profesörün birinci sınıf felsefe öğrencilerine Joel'ı tanıtması, kederimi biraz hafifletiyor. | TED | يصفون دموعهم التي ذرفوها لأجل ابني، وهذا يخفف من ثقل حزني قليلًا عندما أعرف أنني شاركته مع طفل في العاشرة يشاهد مراجعة لعبة على YouTube، أو طبيب يلعب على هاتفه أثناء رحلة طيران، أو أستاذه جامعية تقدّم "جويل" لطلابها في صف الفلسفة. |
Ey kırsaldaki ağaçlar, gölgeniz gizliyor kederimi. | Open Subtitles | "يا أشجار الريف، ظلّكِ يخفي حزني..." |
Şimdi müsaade ederseniz, .kederimi alkole boğacağım. | Open Subtitles | لاآن، لو سمحت لي سأذهب لأغرق أحزاني بالكحول |
Havalimanına asla ulaşamadıkları gerçeğini veya kederimi yaşama sürecinden kaçınmak için yaptıklarımı değiştirmez. | Open Subtitles | أنه لا يغيّر من حقيقة أنهم لن يتمكنوا من الوصول إلى المطار، أو الأشياء التي فعلتها لكي أتفادى مواصلة أحزاني. |
kederimi vajinanın birine gömmeliyim. | Open Subtitles | عليّ إغراق أحزاني في مهبل ما |