| Yârim, kederini bulursam... | Open Subtitles | " يا حبيبي ، إذا أعطيتني ألامك " |
| Yârim, kederini bulursam... | Open Subtitles | " يا حبيبي ، إذا أعطيتني ألامك " |
| kederini hiç kimseyle paylaşamamanın ne kadar acı verici olabileceğini bilirim. | Open Subtitles | .... أنا أعلم كيف يمكن أن تكون الوحدة تراجيدية عندما يكون المرء وحيداً و ليس لديه من يشاطرة حزنه |
| İstediğin kadar orda kal rahatla ve kederini dağıt. | Open Subtitles | و ابقى هناك بقدر ما تريد و استرخى ، و اجعل هذا جزءا من حزنك |
| Hanımefendilerinin kederini dindirmek için bir öğle yemeği düzenleyecek. | Open Subtitles | إنها تقيمُ حفلة غداء لمساعدة سيادتها في حزنها |
| Öfkenı, acını, kederini ve sevincini hissed, | Open Subtitles | اشعري بغضبك وألمك اشعري بحزنك وفرحك |
| Dünyanın kederini, yine kendi insanlarından ve bundan zevk alanları görüdükçe daha çok hissediyorum. | Open Subtitles | أنا أشعر أن مُعظم أحزان العالم تنبع من أناس مثل هذه ومع ذلك يسمحون للآخرين أن يعاملونهم كأنهم هذا |
| kederini gizliyor ve başını kaldırmıyorsun. | Open Subtitles | أنت تخفى أحزانك و أنا أحنى رأسى |
| Yarim, kederini bulursam... | Open Subtitles | " يا حبيبي ، إذا أعطيتني ألامك " |
| Yarim, kederini bulursam... | Open Subtitles | " يا حبيبي ، إذا أعطيتني ألامك " |
| Yarim, kederini bulursam... | Open Subtitles | " يا حبيبي ، إذا أعطيتني ألامك " |
| Kocam acısını ve kederini yumruklarından çıkarır. | Open Subtitles | زوجي يأخذ حزنه والألم في قبضته |
| kederini bile perde edecekti kendine. | Open Subtitles | إنه لم يستتر حتى خلف حزنه |
| kederini paylaş. | Open Subtitles | تفهّم حزنه |
| Sen de kederini, 21 yaşındaki bir kızın içine gömdün. | Open Subtitles | وانت دفنت حزنك بمضاجعة فتاة عمرها 21 عام |
| Bunu anımsamak yalnızca kederini derinleştirir ve potansiyel olarak istenmeyen dikkati çeker. | Open Subtitles | تذكرها سيجعل حزنك أكثر عمقا وربما يجذب إنتباه غير مرغوب فيه |
| O yemek Cora'nın kederini dindirmek için düzenlenmişti. | Open Subtitles | حسناً، ذلك الغداء كان لدعم "كورا" في حزنها |
| Bu iyi bir şeydi çünkü ona kederini unutturuyordu. | Open Subtitles | هذا كان شيء جيّد، لأنه يلهيها عن حزنها. |
| Sen... sonunda kederini hissetmeye başladın. | Open Subtitles | بدأت بالشعور بحزنك |
| # Yabancıların kederini boş ver. # | Open Subtitles | "انسَ أحزان الغائبين" |
| kederini gizliyor ve başını kaldırmıyorsun. | Open Subtitles | أنت تخفى أحزانك و أنا أحنى رأسى |
| İzin ver kederini paylaşayım. | Open Subtitles | دعيني أشاركك أحزانك |