Birileri planlarımı çalmış, kusurları düzeltmiş ve kendileri için kullanmış. | Open Subtitles | قام شخص ما بسرقة المخططات، وإصلاح الأخطاء وإستخدام ذلك لأنفسهم |
Bu zihinsel bir resim, dansçıların kendileri için ne yapacakları konusunda seçim yapmalarını sağlamak adına zihinsel, canlı bir resim tasvir ediyorum. | TED | اذن هذه صورة عقلية، انا اصف صورة حية تمكن الراقصين من تحديد الخيارات لأنفسهم حول ما يجب ان يعملوا. |
Dürüstçe söylemek gerekirse, inanıyorum ki onlar için daha çok parayla fakirlerin kendileri için yapabildiklerinden daha iyi şeyler yapılabilir. | TED | بصراحة، كنت أؤمن أنه يمكنني القيام بأشـياء أفضل باستعمال المال من أجل الفقراء أكثر مما يمكنهم فعله بالمال نفسه لأنفسهم. |
Baal'ın kendileri için öğrenmesine izin verebilirler. Bu onlar için tehlikeli. | Open Subtitles | وهذا أمر خطير بالنسبة لهم إذا لم نتمكن من قوة السلاح |
Süslü sinyal kuleleri inşa etme fırsatımız oldu ama halkımız sabit hattın kendileri için yeterli olacağına karar verdi. | Open Subtitles | اتعلمان أنّه كانت لديـنا الفرصة لوضع تلك البـروج المزّوقة هنـا لكن الجميع قـرر أن الخط الأرضي كافٍ بالنسبة لهم |
Hayvanların haklarını önemsememiz kalbimizin ne kadar güzel olduğu anlamına geliyor. kendileri için konuşamayan birini önemsiyoruz. | TED | إن حقيقة أننا نهتم بحقوق الحيوانات تعكس مدى الخير داخلنا، إننا نهتم بمَن لا يستطيعون الحديث عن أنفسهم. |
Adolesanlar bir şeyleri sorgulamayı sever ve kendileri için düşünmeye davet edilmeyi de sever. | TED | المراهقون يحبون أن يسألوا عن أشياء ويحبون أن تتم دعوتهم لأن يفكروا بها بأنفسهم. |
Organizasyonlar, fakirler için onların kendileri için yaptıklarından daha çok şey yaptıklarını kanıtlamak zorunda kalırlardı. | TED | سيكون على المنظمات أن يثبتوا أنهم يقدمون صنيعا للفقراء أكثر مما يقوم به الفقراء لأنفسهم. |
Tartışma için Tasarım yeni enteresan bir çaba tasarımcıların kendileri için şekillendirdiği. | TED | تصميم من أجل النقاش هو محاولة مثيرة للإهتمام أن المصممين قد شكلوا لأنفسهم |
gerçekten bir dünya inşaa etmek için bir fırsat vardır. tüm insanlara hizmetlerimizi ve ürünlerimizi götürebileceğimiz dünya ki insanlar orada kendileri için kararlar alabilsinler ve seçimler yapabilsinler. | TED | أنها فرصة حقيقية لبناء عالم حيث يمكننا توسيع الخدمات والمنتجات لكل البشرية، بحيث يستطيعون أخذ قرارات وخيارات لأنفسهم. |
Birçok insan bize on yıllardır ilk kez kendileri için daha iyi bir gelecek umudu hissettiklerini yazdı. | TED | كما كتب لنا العديد من الأشخاص أنه أصبح لديهم أملٌ في مستقبلٍ أفضل لأنفسهم لأول مرة مُنذ عدة سنوات. |
Pekala, aslında erkeklerin kendileri için yarattıkları alanlar hakkında konuşacağım. Fakat öncelikle burada neden bulunduğumu söylemek istiyorum. | TED | إذا فأنا بالتأكيد سوف أتحدث عن الفسحات التي يصنعها الرجال لأنفسهم. ولكنني أولا أريد أن أخبركم عن سبب وجودي هنا. |
Sonra bir yolculuğa çıkmak ve erkeklerin kendileri için şimdilerde neler yaptığını görmek istediğimi fark ettim. | TED | لذا أدركت حينها أنني أردت الخروج في رحلة لرؤية ما يصنعه الرجال لأنفسهم. |
Sadece kendileri için yiyecek üretmeyecekler, sizi temin ederim ki bir gün Roma'ya da gönderecekler. | Open Subtitles | إنهم لن ينتجوا طعاماً لأنفسهم فحسب و لكنى أتعهد لكم أنهم يوماً ما ، سوف يقوموا بإرسال الطعام لروما |
kendileri için neyin iyi olduğunu henüz bilmeyen, bizi ezenler için. | Open Subtitles | إنه من أجل قامعينا الذين حتى لا يعرفون الأفضل لهم بعد |
Cadılar kendileri için kilise çanı yapan demircilere büyü yardımı yaptılar. | Open Subtitles | السحرة منحوا مساعدة سحرية لحداد محلي كان يصنع أجراس الكنائس لهم. |
kendileri için yaratmaları istenmişti. Ve bu hata yapmalarına, işlemelerine ve öğrenmelerine izin verdi. | TED | فهذا المشروع في الاساس للطلاب .. وكان يسمح لهم ان يفشلوا فيه .. وان يعدلوا طريقته .. وان نظم التعليم المُتأتية منه |
kendileri için dikkatin ölüm kalım meselesi olduğu çok sayıda insan üzerinde çalışma yaptığım büyük bir grupta tanıştık. | TED | فلقد انتهي به الحال بالعمل ضمن فريق ضخم. يمثل الانتباه لهم مسألة حياة أو موت. |
Öğrencilerim kendileri için bu videolardan hazırlamamı istediler şahsen orada olmama rağmen. | TED | يطلب مني طلابي أن أصنع لهم هذه حتى عندما يكون بإمكاني التواجد شخصيًّا. |
Kuzey Koreliler şu anda kendileri için konuşamıyor. | TED | والمواطنون الكوريون الآن ليس بوسعهم الحديث عن أنفسهم. |
İçlerinde, kendileri için pek çok kararı nasıl vereceğini öğrenmek zorunda olanlar vardı. | TED | وفيما بينها، المرضى عليهم أن يتعلموا كيفية اتخاذ قرارات بأنفسهم. |
Bu takımın, önce Hindistan için, sonra takım arkadaşları için ve sonra da, eğer biraz canları kaldıysa, kendileri için oynayan oyunculara ihtiyacı var. | Open Subtitles | هذا الفريق يحتاج فقط للاعبات اللاتى يلعبن اولا للهند ثم بعد ذلك لزملاتهن فى الفريق ثم بعد ذلك.. |