kendimiz için bir şeyler seçerken çok fazla vakit harcarız ve yapabileceğimiz müşterek seçimlere çok az kafa yorarız. | TED | لقد قضينا الكثير من الوقت في اختيار الأشياء لأنفسنا و بالكاد تنعكس على الخيارات المجتمعية التي يمكننا القيام بها |
Başarısız geçmişimizle uzlaşmadığımız müddetçe kendimiz için daha iyi bir gelecek planlayamayız. | Open Subtitles | لا يمكننا رسم مستقبل أفضل لأنفسنا حتى نصل إلى تقبّل ماضينا الفاشل |
Ve sadece kendimiz için değil en azından Prue için. | Open Subtitles | .. و ليس فقط من أجلنا 199 00: 12: 36,480 |
Devrimsel aşk, bize benzemeyen başka insanlar, bize zarar veren hasımlar ve kendimiz için taşın altına elini koymayı seçmektir. | TED | الحب الثوري هو اختيار الدخول في العمل من أجل الآخرين الذين لا يشبهوننا، لخصومنا الذين يضرونا ومن أجل أنفسنا. |
Biz sadece, parayı kendimiz için kullanmayacağız dedik. | TED | لقد قلنا فقط، أننا لن نصرف المال على أنفسنا. |
Bunu kendimiz için yapıyorduk. | Open Subtitles | أنّنا نفعل ذلك لأجلنا. لكن إن كان هناك شيئاً تعلمه هى |
Çevremizdeki araçlarla kendimiz için fiziksel dünyayı araştırmaktan korkmamalıyız, çünkü hepsine erişimimiz var. | TED | يجب أن لا نخاف من أن نبحث في العالم المادي لأجل أنفسنا بالأدوات التي حولنا، لأنها متاحة لنا جميعاً. |
Ayrıca, para genellikle bencil hissettirir ve sadece kendimiz için bir şeyler yaparız. | TED | إضافة إلى ذلك ، فالمال يجعلنا نشعر غالبا بالأنانية و نقوم بالأشياء لأنفسنا و حسب |
Ve bu çok önemli, sadece kendimiz için değil, tüm sevdiklerimiz için. | TED | وهذا شيء شديد الأهمية ليس لأنفسنا وحسب، ولكن لكل الذين نحبهم. |
kendimiz için şunun yerine bu insan olmak için neden ürettiğimizde bütün kalbimizle o insana dönüşüyoruz. Kendi hayatımızın yazarlarına | TED | عندما نخلق الأسباب لأنفسنا حتى نصبح هذا النوع من الشخص بدلًا عن ذلك، نحن من صميم قلوبنا نصبح الأشخاص الذين نحن عليهم. |
kendimiz için icat ettiğimiz eski sistemlerin çoğunun demode olduğu çok açık. | TED | وأصبح واضحاً أن كثيراً من النظم القديمة التي اخترعناها لأنفسنا عفا عليها الزمن. |
Ve bizim kendimiz için kıt kaynakların sürdürülemez bir kullanımı, fazlasıyla bir problem. | TED | وهو موضوع لحد كبير قمنا بالتسبب به لأنفسنا عبر الإستخدام غير المستدام للموارد النادرة |
Ve samimi olarak inanıyorum ki biz zor şeyleri yapabiliriz, sadece onlar için değil, kendimiz için ve geleceğimiz için. | TED | وأعتقد بكل صدق أنه يمكننا القيام بأشياء صعبة، ليس فقط من أجلهم، لكن من أجلنا ومن أجل مستقبلنا. |
Bu savaşa kendimiz için girmiyoruz çocuklarımız için, çocuklarımızın çocukları için giriyoruz. | Open Subtitles | نحن نحارب في هذه المعركة ليس من أجلنا لكن من أجل أطفالنا و من أجل أطفال أطفالنا |
Sadece kendimiz için değil, çocuklarımızın geleceği adına da ordunun tamamını kralımıza yardıma göndermeliyiz. | Open Subtitles | علينا إيفاد كل الجيش السبارطي لمساعدة ملكنا ليس فقط من أجلنا .. بل من أجل أجيالنا |
Bunu kameralar için yapmıyoruz. kendimiz için yapıyoruz. | Open Subtitles | نحنُ لا نفعلُ هذا من أجل الكاميرات، بل من أجل أنفسنا |
Ama burada oturup, size, yaptıklarımı başkalarına yardım etmek için yaptığımı söylemeyeceğim çünkü bunu kendimiz için yapmakta da bir sorun yok. | Open Subtitles | ولكنني لن أقف أمامكم لأخبركم بأنني أقوم بعملي هذا من أجل أن أعتني بالآخرين لأنه لا بأس من القيام بذلك من أجل أنفسنا |
Son mermiler kendimiz için. -Bu çok radikal. | Open Subtitles | ـ والطلقات الأخيرة نطلقها على أنفسنا ـ تلك ثورية |
İç güdüsel olarak işleri olabildiğince kendimiz için zorlaştırırız. | Open Subtitles | يبدو أن من طبعنا جعل الأمور صعبة على أنفسنا |
Aynı zamanda bunu kendimiz için de isteriz. | Open Subtitles | أتعلم، ربّما القليل لأجلنا أيضاً. |
Biz öncüleri örnek alırız, onlar için değil, fakat kendimiz için. | TED | نتبع من يقودون،ليس من أجلهم، بل لأجل أنفسنا. |
Fakat Hopper, zaten yağmur mevsimi gelmek üzere, şimdi kendimiz için yiyecek toplamalıyız. | Open Subtitles | لكن في هذا الوقت نحن نقوم بجمع الطعام لانفسنا |
kendimiz için çalışabiliriz. | Open Subtitles | بإمكاننا العمل لحسابنا الخاص. |
Fakat bazen, kendimiz için avukatlık yapmamız gerekiyor. | TED | ولكن يجب علينا الدفاع عن أنفسنا بعض الأحيان. |