"keskin bir" - Traduction Turc en Arabe

    • حاد
        
    • حادة
        
    • حاده
        
    • وفطنه
        
    • ذو حدين
        
    Birisi üzerine keskin bir silahla gelmiş, yani büyük bir evet. Open Subtitles شخص ما قتلها بسلاح حاد لذا سأقول: نعم إنها ضحية قتل
    Hayır, fakat sana verebileceğim paslı ve keskin bir şeyim var. Open Subtitles لا ، لكن لدي شي حاد وصدئ أحب أن أعطيك إياه
    Sonra küçük, keskin bir bıçakla, ki bu bıçağın avantajı... Open Subtitles بواسطة سكين حاد و قصير حافته ستقطع حتى الوصول للعظم
    keskin bir obje, birkaç ana damarının yarılmasına neden olmuş. Open Subtitles طعنة بأداة حادة أدت لتمزقات حادة في عدة شرايين رئيسية
    Bu kız, defalarca tecavüze uğruyor, keskin bir çubukla da tekrar tecavüz ediliyor. dayak yiyor, ısırılıyor ve ölüme terk ediliyor. TED تم اغتصاب هذه الفتاة بشكل متكرر، كما تم إدخال عصًا حادة لداخلها عنوةً و تم ضربها و عضها و تركت لكي تموت.
    Bu durum, beni keskin bir cisimle giriştiğim, kötü bir sonuca götürdü. Open Subtitles لقد حدثت لي حادثه مشؤومه بعد ان استعملت اله حاده
    keskin bir bıçakla dikkatli ve temiz bir şekilde yapılmış. Open Subtitles لقد تم حفره بشكل حريص ونظيف باستخدام سكين حاد جداً
    Ama dirsek kemiğindeki hasar keskin bir objeyle ve çene kemiğindeki hasar da keskin olmayan bir objeyle yapılmış. Open Subtitles ولكن تم قطع الزند بواسطة سلاح ذو حدين حاد والضرر الذي لحق بالفك السفلي من شيء مع سطح حاد
    19. yüzyılın başlarında Batı Avrupa'daki kiliseye katılım çok keskin bir şekilde düştü ve insanlar paniğe kapıldılar. TED في اوائل القرن التاسع عشر مرتادي الكنيسة في غرب اوروبا بدأوا في الانحدار بشكل حاد , و فزع الناس.
    Şempanzeler geri kalan yaratıklara nazaran, benim inancıma göre, insanlarla hayvanlar aleminin geri kalanı arasında çok keskin bir çizgi olmadığını anlamamıza en çok yardım edenlerdir. TED أعتقد أن الشمبانزي أكثر من أي مخلوق حي آخر، ساعدنا لفهم كل ذلك، ليس هناك خط حاد بين البشرية وبقية مملكة الحيوانات.
    Zavallı etinize batan keskin bir şey, bir şey hissetmek için, herhangi bir şey, bundan başka bir şey. TED شيء حاد لتعلقي عليه جسدك الحزين. لتشعري بشيء، أي شيء، عدا هذا.
    Öyle mi? Keskin. Bazen çok keskin bir zekam var, korkutucu. Open Subtitles حاد الذكاء.بعض الاوقات اكون حاد الذكاء هذا مخيف
    Yaşlı olabilir ama ustura kadar keskin bir zekası var. Open Subtitles ربما يكون قد أصبح كبيراً في السن لكن ما زال لديه عقد حاد
    Hafıza cihazını kullandığımda, keskin bir acı hissedeceksin. Open Subtitles بينما أُطبّقُ جهاز الذاكرة عليك, ستشعرين بألم حاد.
    Ama klübe gitmektense kulağıma keskin bir şey sokmayı tercih ederim. Open Subtitles لكني أفضل أن يلتصق شيء حاد في اذني من أن أذهب إلى النادي
    Eğer buradaki iki kapıdan gerçekten geçmiş olsam, sola keskin bir dönüş yapsam, geçitten aşağı doğru koşsam, merdiven boşluğundan yukarı çıksam, sahne amiri beni görürdü. Open Subtitles لو أنني حقاً خرجت فهناك بابين ثم لفة يسار حادة تمر من باب البضائع وحتى سلم الطوارئ كان ممكن أن يراني مدير المسرح
    Keskin dişli kötü bir köpek keskin bir bıçağın tereyağını kestiği gibi damarlarını kesecek,.... Open Subtitles ،كلب شرس ذو أسنان حادة والتي تدخل في أعناقهم مثل السكينة في الزبدة في يوم صيفي حار
    Şimdi keskin bir bakış at. Kendin için saygı emredeceksin. Open Subtitles الآن، نظرة حادة في عينيك يجب أن تنال الاحترام الذي تستحق
    Kesilme açısı keskin bir etkiye işaret ediyor muhtemelen şarapnel kökenli. Open Subtitles زاوية الحد تبين أن أداة حادة فعلت هذا من المحتمل أن سببها ألة حادة
    Biliyor musun, bu güzel bayanın elinde keskin bir makas varken böyle çırpınmasan iyi olur. Open Subtitles اتعلم , انك لا يجب عليك القفز بينما, تمسك تلك المرأه الجميله مقص حاده
    Çok keskin bir zekânız var. Open Subtitles لديك ... حرصٌ وفطنه

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus