| Frankie bir not bile bırakmadı, nerede olduğunu kimse bilmiyordu. | Open Subtitles | فرانكي لم يترك رسالة و لم يعرف أحد أين ذهب |
| Bizden başka kimse bilmiyordu. O şekilde birkaç yıl yaşadık. | Open Subtitles | لم يعرف أحد سوانا، وعِشنا بهذا الوضع لِسنوات. |
| Hala inanamıyorum. Bunca zaman arkasında ne olduğunu kimse bilmiyordu. | Open Subtitles | لا أزال غير مصدقة، كل هذا الوقت لم يعلم أحد ما كان على الظهر. |
| Şu an bulunması gereken en yakın hayat kurtarıcı AED'nin nerede olduğunu kimse bilmiyordu. | TED | لا أحد يعرف أين أقرب جهاز إيقاف الرجفان المنقذ للحياة كان من المقرر أن يتم الحصول عليها في الوقت الحالي. |
| Gelmemişti, çünkü Prens Ali Yusuf'un mücevherleri Ramat'tan nasıl kaçırdığını kimse bilmiyordu. | Open Subtitles | أن لا أحد علم بالضبط شكل جواهر الأمير ً علــي يــوسف ً التي هربت خارج ً رام الله ً |
| Malın sizin olduğunu kimse bilmiyordu. | Open Subtitles | لم يكن أحد يعرف أن الشحنة خاصة بك |
| - Bilmiyordun. kimse bilmiyordu. | Open Subtitles | لم تكوني تعلمين لم يكن أحد يعلم |
| İki gün önce bunun ne olduğu kimse bilmiyordu Perkins. Hiç kimse bilmiyordu. | Open Subtitles | لا أحد عرف ما هذا لا أحد يعرف الآن |
| Sermaye için kime gittiğimi kimse bilmiyordu. | Open Subtitles | لم يعرف أحد حتى إلى من كنت سألجأ من أجل التمويل |
| Tanıştığı herkese soruyordu ama ona ne olduğunu kimse bilmiyordu. | Open Subtitles | ...سأل كل من التقى لكن لم يعرف أحد ما حدث لها |
| Sen biliyor olabilirsin ama başka kimse bilmiyordu. | Open Subtitles | -حسناً، ربما عرفتَ أنت، لكن لم يعرف أحد آخر بهذا |
| Ona ne olduğunu kimse bilmiyordu. | Open Subtitles | لم يعرف أحد ما حدث له |
| Kolyenin ne zaman geleceğini ve nerede duracağını kimse bilmiyordu. | Open Subtitles | لم يعلم أحد ان القلادة وصلت أو أين يفترض أن يتم حفظها |
| Kadının walkman ile koştuğu ortaya çıkıyor. Bunu kimse bilmiyordu çünkü olay mahalinde bulunmamıştı. | Open Subtitles | و يتضح أنها بالفعل كانت تهرول بمسجل صغير و لم يعلم أحد لأنه لم يوجد في مسرح الجريمة |
| kimse bilmiyordu. Böyle olmasında o ısrar etmişti. | Open Subtitles | لم يعلم أحد بذلك فقد أصرّت على ذلك |
| İnsanlara sorduk ama kimse bilmiyordu. | TED | سألنا حول المكان و لا أحد يعرف. |
| Nasıl bu kadar çabuk ürediklerini kimse bilmiyordu. | Open Subtitles | لا أحد يعرف كيف تكاثروا بهذه السرعة |
| Bir programcıydım, fakat bunu kimse bilmiyordu. | TED | لقد كنت مبرمِجة ولكن لا أحد علم بذلك. |
| Evet, bir tek kişi dışında kimse bilmiyordu. | Open Subtitles | لا أحد علم ، باستثناء شخص واحد |
| Malın sizin olduğunu kimse bilmiyordu. | Open Subtitles | لم يكن أحد يعرف أن الشحنة خاصة بك |
| Ama bunu kimse bilmiyordu. | Open Subtitles | ربما مع أنه لم يكن أحد يعلم بذلك |
| Ama kimse bilmiyordu onu... - ... | Open Subtitles | لكن لا أحد عرف ما عدا ذلك حوله ماعدا... |
| Fakat Arşimet'in bu 14 parçayla neyi amaçladığını kimse bilmiyordu. | TED | ولكن لا أحد يعلم فيما كان أرخميدس يستعملها. |
| Onu aniden neden affettiğini kimse bilmiyordu. | Open Subtitles | لماذا غفرت له فجاءه لا احد يعلم |