- Hayatım kızlar klasik müzik sevmez ki. - Ben koroları severim. | Open Subtitles | ـ حبيبتي، الفتيات لا يحبون الموسيقى الكلاسيكية ـ أنا أحب فرق الكورال |
Onlar küçük şeyler, insanlar, mahalle basketbol takımlarının skorunu takip etmek veya araştırmalarını düzenlemek veya klasik müzik öğretmek veya ilginç astronomi tarihlerini hesaplamak için uygulamalar yapıyorlardı. | TED | كانت هذه البرامج أشياء صغيرة ينشئ الناس التطبيقات ليتابعوا انتصارات فرق كرة السلة المحلية أو لتنظيم أبحاثهم أو لتعليم الناس الموسيقى الكلاسيكية أو لحساب التواريخ الفلكية الغريبة |
Çünkü klasik müzik 1000 yıldan daha eski bozulmamış, canlı bir gelenektir. | TED | لان الموسيقى الكلاسيكية هي تقليد حي لم يمت بعد يعود باصله الى اكثر من 1000 سنة |
Müziksiz giriş yapmayı anlayabiliyorum ama neden salona girişte klasik müzik seçerler ki? | Open Subtitles | يمكنني تفهم الدخول بلا موسيقى, لكن لماذا قد تستخدم موسيقى كلاسيكية عند دخولك؟ |
Yani, arabayı kullanan kişi klasik müzik dinliyormuş. | Open Subtitles | بأي حال يبدوا من كان يقود السيارة كان يستمع للموسيقى الكلاسيكية |
Ve bu andan itibaren, klasik müzik özünde olan şeye dönüştü, doğamızın iki güçlü yönü arasındaki bir diyaloğa: içgüdü ve zeka. | TED | ومن هذه اللحظة، أصبحت الموسيقى الكلاسيكية ما تشكله بالاساس حواراَ بين جانبين قويين من جوانب الطبيعة الغريزة والذكاء |
Şimdi, tüm bu olasılıkla klasik müzik cidden popüler olmaya başladı. | TED | الان اخذين بعين الاعتبار كل هذه الاحتمالات فان الموسيقى الكلاسيكية قد انطلقت بالفعل |
klasik müzik bestekarlarını düşünün, en iyilerin en iyilerini. | TED | فلنأخذ ملحّني الموسيقى الكلاسيكية مثلاً، النخبة منهم. |
Klasik müziğe tapıyorsunuz. Radyonuz her zaman o klasik müzik kanalında. | TED | فأنتم- 45 شخصاً - تعشقون الموسيقى الكلاسيكية .. فالراديو دائما يذيعها.. |
Ve arabanızda CD'leri bulunuyor, ve senfonilere gidiyorsunuz. Ve çocuklarınız enstrüman çalıyor. Hayatınızı klasik müzik olmadan hayal edemiyorsunuz. | TED | ولديكم أقرص ليزرية في سياراتكم وتذهبون لحضور السمفونيات .. وأولادكم يعزفون الآلات ولايمكنكم تخيل حياتكم بدون الموسيقى الكلاسيكية .. |
Bu grupta klasik müzik, diğer yaşam tarzı gruplarına göre daha çok duyulur. | TED | الموسيقى الكلاسيكية تُسمع كثيرا في جروب نمط الحياة هذا عن جروبات نمط الحياة الأخرى |
Öylece karanlıkta oturup klasik müzik dinleyemezsin. | Open Subtitles | لا يمكنك الجلوس هنا في الظلام ببساطة و الاستماع إلى الموسيقى الكلاسيكية |
klasik müzik hep üniversite ile bağdaştırılır, öğrenimle falan... | Open Subtitles | ويرتبط الموسيقى الكلاسيكية مع التعلم الجامعي. |
Yoğurt yiyebilir klasik müzik dinleyebilir, karnını yavaşça ovabilirsin. Biliyor musun? | Open Subtitles | يمكنك تناول اللبن، يمكنك الاستماع إلى الموسيقى الكلاسيكية يمكنك أن تفرك بطني بلطف |
Bir keresinde sadece klasik müzik çalarken banyoya gidebilen birisiyle çıkmıştım. | Open Subtitles | لقد واعدت شاب من قبل لا يستطيع دخول المرحاض إلا عندما الموسيقى الكلاسيكية موضوعة |
Ve mumlar yakarız ve klasik müzik dinleriz. | Open Subtitles | و سنشعل الشموع و نضع الموسيقى الكلاسيكية |
klasik müzik indiriyor ve her gün burcunu okuyormuş. Benim gibi. | Open Subtitles | كانت تحمل الموسيقى الكلاسيكية وتقرأ برجها كل يوم، كما هو الشأن بالنسبة لي |
Annem Schöneberg Şehir Salonundaki bir klasik müzik konseri boyunca uyudu. | Open Subtitles | كانت أمي نائمة خلال حفل موسيقى كلاسيكية في قاعة المدينة في شنيبرغ |
Annem Schöneberg Şehir Salonundaki bir klasik müzik konseri boyunca uyudu. | Open Subtitles | كانت أمي نائمة خلال حفل موسيقى كلاسيكية في قاعة المدينة في شنيبرغ |
Bir şey daha var, Walter. klasik müzik dinlediğinden, 4 kısım olarak düşünüyorsun. | Open Subtitles | جيد، شيءآخر والتر ، أنت تستمع للموسيقى الكلاسيكية فتفكر بطريقة رباعية |
Trampet müziğini klasik müzik ile yer değiştirdik. | Open Subtitles | استبدلنا الاستعراض الموسيقي العسكري بالموسيقى الكلاسيكية |
klasik müzik hakkında çok şey bilmem ama, hoşuma gitti. | Open Subtitles | لم أكن أستمع كثيراً إلى الموسيقى الكلاسيكيّة لكنّني أحببت ذلك |