Bunu arz ve dağıtımı kontrol ederek yapıyor. | TED | و يفعلون هذا عن طريق التحكم في العرض و التوزيع. |
Örneğin, bir kaç hafta önce, MIT'deki nöro bilimciler beynin belirli bir bölümündeki nörol aktiviteleri kontrol ederek sıçanların kötü alışkanlıklarından nasıl kurtulmaları gerektiğini çözdü. | TED | مثل ، منذ اسبوعين مضت ، علماء الاعصاب في معهد ماساتشوسيس للتكنولوجيا توصلو اي طريقة تغيير عادات الجرذان عن طريق التحكم في نشاط الاعصاب في جزء من ادمغتهم |
Hassas bilginin dağılımını kontrol ederek. | Open Subtitles | عن طريق التحكم في توزيع بيانات حساسة |
Yanlış ellerde, haberleşme uydusu hava dalgalarını kontrol ederek devrim yapabilir. | Open Subtitles | قمر اتصالات في أيادي غير أمينة قد يصنع ثورة بالسيطرة على الموجات الجوية |
Direniş liderleri, su arıtma tesisini kontrol ederek onların halkını köleleştirmeye çalıştığımızı söyledi. | Open Subtitles | قادة التمرد قالوا بأننا نحاول أستعباد شعبهم بالسيطرة على عمل المياه |
- Bilgiyi kontrol ederek salgını da kontrol altına aldık. | Open Subtitles | - سيطرنا عليه بالسيطرة على المعلومات. |
Hayır, ama oraya çıktığımda belki Vali Edwards'ı kontrol ederek sana yardım edebilirim. | Open Subtitles | لكن عندما سأبلغه، ربما سأساعدك بالسيطرة على المحافظ (إدواردز) |