Deniz tekesi ve karides için yanlış av yakalamadığımız bir konuma bence ulaşamayacağız. | Open Subtitles | لقد أخذنا نراقبها لثلاث أو أربع ساعات و هي تقوم بمحاولات صيد، دون أن نقترب. علي أية حال، لقد تقدمت نحو موضع جيد، |
Peki, hadi benim altıncı kromozoma, yolun üçte biri kadar geri bir konuma gidelim. | Open Subtitles | فلنذهب إلى موضع عند ثلث كروموسومي السادس |
Sizi rahatsız edici bir konuma sokmak istemem ama, ...bazı araştırmalar yaptım. | Open Subtitles | لا أقصد أن أضعك في موقف غير مريح, لكني قمت ببعض البحث. |
Evet çünkü kendimi seninle tezgah çevireceğim bir konuma koymayacağım. | Open Subtitles | نعم, لأني لن أضع نفسي في موقف يجعلني أتواطئ معك |
Belirli bir konuma odaklanmak yerine belirli bir insanın titreşimlerine odaklanması için yeniden programladım. | Open Subtitles | عوض الشحذ في مكان واحد معين لقد أعدت تشكيله إلى المنزل على نغمة شخص واحد معين |
Bu konuma yeniden gelmem tam on yılımı aldı. | Open Subtitles | كلفني عشر سنوات لكي اعود لذالك المكان |
Ve şu, arabasının gerçekten orda olup olmaması gibi görsel ipuçlarına bakılmaksızın, ona şu konuma geri gitmesi için rehber olur. | TED | وهذا يقوده رجوعا إلى ذلك المكان بغض النظر عن الإشارات البصرية مثل ما إذا كانت سيارته توجد بالفعل هناك. |
Ama seni bu konuma sokmamam gerekirdi. | Open Subtitles | لكن لم يكن عليّ أن اضعك بذلك الموقف |
Ama ikimizi onun önüne sunarsa Russell'la pazarlık edebilecek bir konuma gelirdi. | Open Subtitles | ولكن إذا ما كانت تنوى تقديم كلينا إليه على طبق من فضة، فسوف تكون فى موضع قوة للتفاوض معه. |
Beni çok garip bir konuma sokuyorsunuz Sayın Başkan Yardımcısı. | Open Subtitles | إنك تضعني في موضع غير ملائم سيدي نائب الرئيس |
Beni çok garip bir konuma sokuyorsunuz Sayın Başkan Yardımcısı. | Open Subtitles | إنك تضعني في موضع غير ملائم سيدي نائب الرئيس |
Onları korumak için kullanacağımız kaynakların olduğu konuma onları koymaya çalışıyoruz. | Open Subtitles | نحن نحاول وضعهم في موضع حيث نستطيع استعمال نفوذنا لحمايتهم |
Evet çünkü kendimi seninle tezgah çevireceğim bir konuma koymayacağım. | Open Subtitles | أجل، لأنني لن أضع نفسي في موضع لأتواطأ معك |
İçkiyi bıraktığımda,bir daha aptal konuma düşmeyeceğim dedim | Open Subtitles | عندما توقفت عن الشرب، أخذت عهداً على نفسي بأني لن أضع نفسي في موقف غبي مجدداً |
Seni neden ikimizi de yeniden küçük duruma düşürebileceğin bir konuma getireyim ki? | Open Subtitles | في موقف حيث ستقومين بخذلي أو خذل نفسكِ مجدداً؟ |
- Seni farklı bir konuma sokuyor değil mi? | Open Subtitles | مما يضعك في موقف عصيب, أليس كذلك؟ نعم يا سيدي |
Belirli bir konuma odaklanmak yerine belirli bir insanın titreşimlerine odaklanması için yeniden programladım. | Open Subtitles | عوض الشحذ في مكان واحد معين لقد أعدت تشكيله إلى المنزل على نغمة شخص واحد معين |
Bu konuma gelebilmek on yılımı aldı. | Open Subtitles | كلفني عشر سنوات لكي اعود لذالك المكان |
O aynen, bayrağın nerede olduğunu hatırlamana benzer. Bir mekanda, konum hücrelerinin arasındaki ateşleme desenini kaydedip, daha önce kaydedilmiş olan bir ateşleme desenine eşleştirme sonucunda, o konuma geri dönebilirsin. | TED | إنه كما لو أنك تتذكر أين كانت الراية من خلال حفظ نمط الإطلاق على امتداد خلاياك المكانية في ذلك المكان، وثم يمكنك العودة إلى ذلك المكان من خلال التحرك حول المكان بحيث تنطبق أكثر مع النمط الحالي لإطلاق خلاياك المكانية مع ذلك النمط المحفوظ. |
Beni öyle bir konuma hiç sokmadın. | Open Subtitles | -لم تضعيني بذلك الموقف قط . |