| Ve kristal bir kafesin içinde Cinlerin Perisi, bütün elmaslardan daha güzel. | Open Subtitles | وداخل قفص من الكريستال هناك حورية الجان ، اجمل من اي الماس. |
| kristal, nasıl kullanıldığını bilen birine çok önemli bilgiler verebilir. | Open Subtitles | بالنسبة لهؤلاء الذين يعرفون كيف يستخدموها، البلورة تحوي معرفة عظيمة |
| Ama eminim, bu hikayedeki olay yerinin adı kristal Göl Kampı'ydı. | Open Subtitles | تعلمون ان احداث تلك القصة حدثت في مخيم يدعى بحيرة كريستال |
| Anlaştık mı? Fazla merak öldürürmüş. İddiayı üstlendiniz. kristal küreye baktınız. | TED | يتملك الفضول الذي قتل القط. و تقبل الرهان. و تنظر داخل الكرة البلورية. |
| Biri sizinle iddiaya girdi. kristal bir küreden bakıp geleceği göreceksiniz. Ve gördüğünüz kesinlikle çıkacak. | TED | أحدهم يتراهن معك. عليك النظر داخل كرة بلورية لترى المستقبل. سوف يكون المشهد المستقبلي دقيقا للغاية. |
| Ah, evet, masamın kenarında duran kristal kağıt ağırlığını bile hatırladım. Vay canına. | Open Subtitles | نعم ، لقد استطعت رؤية ثقالتي الكريستال الذي اعتدت وضعها على حافة مكتبي |
| Birçok yerde kullanıldı, ama ben sıvı kristal ekranların özelikle bu kabinlerdeki işlevini seviyorum. | TED | لقد تم استخدامه هذا من قبل في أماكن كثيرة, ولكني معجب بتوظيفه هنا خاصة إنه توظيف شاشات الكريستال السائلة في غرف القياس |
| Buradaki bağlanma mekanizmasını anlayabilmek için kristal yapısına bakıyoruz. | TED | نحن نبحث في مشابك الكريستال لرؤية الترابط في هذه العملية. |
| Tarot kartı ya da kristal küre filan kullanıyor musunuz? | Open Subtitles | ألا تستخـدم أوراق التـاروت أو البلورة الكريستـالية أو نحوهمـا ؟ |
| Bu, dünyadaki en nadide şey: sihirli kristal. | Open Subtitles | هذه أعظم شئ نادر فى العالم البلورة السحرية |
| kristal olmadan bilemeyecektiniz. Halı olmadan gelemeyecektiniz. | Open Subtitles | بدون البلورة ما كان يمكن لكم أن تعرفوا بدون السجادة ما كان يمكن لكم أن تأتوا |
| Mekanik olarak değiştirilen Alvarez lensler, deforme olabilen sıvı lensler ve elektronik olarak ayarlanan sıvı kristal lensler. | TED | عدسات آلفارينز المتحركة ميكانيكياً، عدسات سائلة مرنة ومبدلة إلكترونياً، بعدسات كريستال سائلة. |
| Venezuella'da en popüler pembe dizilerden birinde... ...kristal adında bir kadın kahraman var. | TED | في فنزويلا .. واحدة من اشهر الممثلات كانت تدعى كريستال |
| Ekranda kristal göğüs kanserine yakalanınca... ...75.000 den fazla genç kadın mamografi çektirmeye gitti. | TED | وعندما اصيبت كريستال بسرطان الثدي تقدمت 75000 امرأة الى فحص المنونوغراف لكشف سرطان الثدي |
| İşte burada, Ay'dan gelen bir kum tanesi var ve bütün kristal yapının hala orada olduğunu görebilirsiniz. | TED | الآن هذه حبة رمل من القمر، ويمكنك أن ترى أن كامل البنية البلورية لا تزال هناك. |
| kristal kâseden puding yememiştim hiç. | Open Subtitles | أنا لم أتناول الحلوى من طاسة بلورية من قبل |
| Her kristal tünelin farklı bir bölümünü yapmak için tasarlanmıştır. | Open Subtitles | كل بلورة صممت لخلق قطاع مختلف من الأنفاق |
| Delirdiğimi düşüneceksiniz ama bu felaketlerin kristal kafatasıyla bir alakası var. | Open Subtitles | أعلم أنكم تظنونني مجنوناً ولكن هذه الكارثة متعلقة بشأن الجمجمة الكريستالية |
| Ateş söndüğünde ve kristal siyaha döndüğünde, büyü tamamlanacak. | Open Subtitles | عندما تنطفئ النار . وتتحول الكريستالة إلي اللون الأسود. ستلقي اللعنة |
| İnsan silahlarına karşı. Ruhunun içine eden kristal kılıçtan değil. | Open Subtitles | من أسلحة الرجال، وهذا لا يشمل السيف ذو الحجر الكريستالي |
| Kırılmamış kristal yoktu ama bunu ve büyük birkaç büyük parçayı analize yolladık. | Open Subtitles | لم نجد أي بلورات سليمة لكننا وجدنا هذه وقطع أخرى أكبر قليلا هي في الفحص حاليا |
| Annemle babam birkaç kristal savurur, sonra da Pazar günü şehre döneriz. | Open Subtitles | أمي و أبي سيحركون القليل من البلورات وسنرجع إلى المدينة يوم الأحد |
| Sadece kristal kaybolmuş. Dışarıya tuşlamayı engellemek için birisi onu ortadan kaldırmış. | Open Subtitles | إنّ البلور مفقود، شخص ما أخذه لمنع أي شخص آخر من الأتصال |
| Yemek takımı şamdan, muhtemelen hiç kullanmayacakları kristal takım çünkü kristaldir. | Open Subtitles | طقم صحون, شموع, قدر كريستالية وعلى الأرجح ليست للاستعمال لأنها كريستالية |
| Sadece dört kişi, kristal'i onun elinden uzak tutabilir. | Open Subtitles | فقط الأربعة يمكن أن يبعد البُوتَقة عن يديه |
| , Bir kristal Sakin korusun ve malikanesi dışında gizlemek. | Open Subtitles | خذوا كريستالة و باركوها و بعدها خبأوها خارج القصر |