açıkça Kromozomların hareket merkezi burası. | TED | وكما هو واضح انها مركز الحركة في الكروموسومات |
Telomerlerin, Kromozomların ucunda kodlanmayan özel DNA parçalarından oluştuğunu ortaya çıkardım. | TED | واكتشفت أن التيلوميرات تتكون من شرائح الخاصة، من الأحماض النووية غير مشفرة في نهايات الكروموسومات بالتحديد. |
Bu insan DNA'sındaki Kromozomların sayısı. | Open Subtitles | أنه عدد الكروموسومات فى المادة الوراثية للبشر |
Kromozomların böyle olması, ayrıca fazladan genler yarattı. | Open Subtitles | هذه الكروموسومات تنتج جينات إضافية أيضا |
Burada resmedilmiş olan cinsiyet belirleyici Kromozomların erkekseniz XY, kadınsanız XX , sadece yumurtalık ya da testisli doğacağınızı belirlediği ve bu organların ürettiği cinsiyet hormonlarının karşı cinste gördüğümüz farklılıklardan sorumlu olduğu düşünülürdü. | TED | كان الاعتقاد أن هذه الكروموسومات المحدّدة للجنس في الصورة هنا -- أكس واي إذا كنت ذكرًا، وإكس إكس إذا كنت أنثى -- نادرّا ما تحدد إذا كنت ستولد مع مَبيضين أو خصيتين، وهذه الأعضاء تُنتج الهرمونات الجنسية المسؤولة عن الإختلافات التي نراها في الجنس الآخر. |
Ve yalnızca bir tanesi James Ko'yu öldüren ölümcül virüsü ortaya çıkarabilecek Kromozomların uygun şekilde tekrar sıralanmasıyla sonuçlandı. | Open Subtitles | ونتيجة واحدة فقط لائقة على التركيب الجيني من الكروموسومات التي يمكنها انتاج الفيروس الفـتاك (الذي قتل (جايمس كو |
Kromozomların fazlalığı. | Open Subtitles | إنها زيادة في (الكروموسومات) |