Basın önemsediği sürece, sen bu kuşatmanın yüzüsün. | Open Subtitles | بقدر ما تشعر الصحافة، كنت مواجهة هذا الحصار. |
Burası kuşatmanın ana noktası. | Open Subtitles | انها النقطة الرئيسية في الحصار. |
Bu, kuşatmanın en ölümcül bombardımanıydı. | Open Subtitles | لقد كان القصف الاكثر دموية في كل الحصار |
Sonra 145 günlük bir kuşatmanın ardından, | Open Subtitles | وبعد مائة وخمسة وأربعون يوما من الحصار |
- kuşatmanın kalacagı süreyi dogru tahmin etmenle onu etkiledin. | Open Subtitles | -أفعلتُ؟ -وأعجبتَه حقاً بتنبّؤك عن مدّة دوام هذا الحصار. |
Ve böylece Roma, 800 yıllık tarihinde ilk kez, kuşatmanın acısını çekmeye başlamıştı. | Open Subtitles | وهكذا كانت (روما) للمرّة الاولى خلال 800 عام، بدأت تعاني من بأس الحصار. |
Kaynaklar Beyaz Saray'daki kuşatmanın 40 dakika önce başladığını belirtti. | Open Subtitles | أكدت المصادر ان الحصار بداخل "البيت الأبيض" قد بدأ بحوالي أربعين دقيقةً مضت |
Üç tane Fransız muhribi kuşatmanın arasından geçmiş. | Open Subtitles | ثلاث مُدمرات فرنسية عبرت الحصار |
kuşatmanın en kötüsü sona ermişti. | Open Subtitles | أسوء ما فى الحصار قد انتهى |
kuşatmanın kahramanı! | Open Subtitles | ها هو بطل الحصار! |