Scott'ın son seferi, 1910'daki Terra Nova Keşfi, büyük bir kuşatmaya benzer bir yaklaşımla başladı. | TED | بعثة سكوت الاخيرة، بعثة تيرا نوفا في عام 1910 بدأت كبعثة ضخمة تعتمد اسلوب الحصار |
Targaryenler bu şehri bir kuşatmaya karşı direnmesi için inşa etti ve gerekirse kaçış imkanı yarattılar. | Open Subtitles | لقد بنى التايجريين هذه المدينة لتتحمل الحصار ولتوفر هروباً إن كان هذا ضرورياً |
Girme konusunda biraz gerginim, araba yıkamaya...kuşatmaya. | Open Subtitles | أنا عصبي قليلا عن الخوض في غسيل السيارات .. إيه .. الحصار. |
Planımız, tabi daha iyi bir planı olan yoksa kuşatmaya daha fazla dayanmak için yeterince stok yapmak. | Open Subtitles | خطتنا ما لم شخص ما لديه أفضل, هو لتخزين امدادات كافية لتصمد اكثر لأي حصار. |
Konstantinapolis'i kuşatmaya hazırlanıyor efendim. | Open Subtitles | إنه يستعد لحصار "القسطنطينية",صاحب الفخامة.. |
kuşatmaya onların olamayacağı kadar hazırız. | Open Subtitles | نحن مُستعدين للحصار أكثر مما هما عليه |
Düzenli Rus ordusu Radchenko'nun etrafını kuşatmaya gidiyor. | Open Subtitles | و بينما تقوم القوات الروسية ...بالتحرك لمحاصرة رادشنكو |
Bu kuşatmaya sebep olan onun korkuları. | Open Subtitles | إنّها مخاوفها التي تسبّب الحصار |
"Şehri hazırlamalı ve Kule'yi kuşatmaya karşı silahlandırmalısın. | Open Subtitles | "عليكِ أن تعدي المدينة للقتال وتقومي بتسليح البرج من أجل الحصار. |
O kuşatmaya daha hızlı geçemezdik. | Open Subtitles | نحن لم نتمكن من فك ذلك الحصار بشكل أسرع |
Şafakta kuşatmaya başlarlar. | Open Subtitles | سنكون تحت الحصار عند الفجر |
Burada bulunmamızın sebebi Bay Partridge silahlı bir kuşatmaya karışmış durumda. | Open Subtitles | تشارك حاليا في الحصار المسلح. |
Eğer Octavia ile ben şafak vaktine kadar kuşatmaya varırsak... | Open Subtitles | إن كنت أنا و(أكتيفيا) سنكون خلف الحصار بحلول الفجر |
kuşatmaya gelmeni istemiyorum, Era. | Open Subtitles | أنا لا أريدك أن تكونى فى الحصار,(إيرا) |
kuşatmaya gelmeni istemiyorum, Era. | Open Subtitles | أنا لا أريدك أن تكونى فى الحصار,(إيرا) |
kuşatmaya başka nasıl zorlayabilirdim? | Open Subtitles | أنّى تريدين مني فرض حصار بغير هذه الطريقة؟ |
Nehirova bir kuşatmaya bir yıl boyunca dayanabilir. | Open Subtitles | يمكن لـ(ريفرون) الصمود تحت حصار لعام كامل |
Konstantinapolis'i kuşatmaya hazırlanıyor efendim. | Open Subtitles | إنه يستعد لحصار "القسطنطينية",صاحب الفخامة.. |
Cara'nın içki dolabı, 10 saatlik kuşatmaya yetecek gibiydi. | Open Subtitles | كارا ) , لديها مشروبات فاخرة ) تكفي لحصار يدوم 10 ساعات |
Şehri bir kuşatmaya hazırlamalıyız. | Open Subtitles | أن نعد المددينة للحصار |
Clarke, ikimiz de Pike'ın kuşatmaya uymayacağını biliyoruz. Halkımızdan daha fazla kayıp vermeden önce onu durdurmalıyız. | Open Subtitles | (كلارك)، كلينا نعلم أن (بايك) لن يذعن للحصار علينا إيقافه قبل أن يُقتل المزيد من قومنا |
Kocam çabucak Spartacus'ü kuşatmaya gittiyse daha vakit vardır. | Open Subtitles | -لايزال هناك وقت إن قام زوجي بالتحرك لمحاصرة (سبارتاكوس) ليضع نهاية مبكرة |