| Bu konuda hiçbir kuşkuya yer yok, her şey bunu gösteriyor. | Open Subtitles | يمقتضى القانون وبما لايدع مجالا للشك وإلى اليقين الأخلاقي |
| Ama evraklar hiç bir kuşkuya yer vermiyor. | Open Subtitles | لكن هذه الأوراق لا تدع أي مجال للشك |
| Protein izi kuşkuya yer bırakmıyor. | Open Subtitles | تكوين الفيرس لا يدع مجالاً للشك |
| Roku San'da o kadar insanın canını istediğinde kuşkuya düştüm. | Open Subtitles | عندما طلبت انهاء حياةِ الكثيرين في روكو سان، لقد شككت بذلك |
| Khatun'la gerçekten karşılaştığımdan kuşkuya düştüm. | Open Subtitles | خلال ذلك، شككت غالباً في أنني قابلت "خاتون" على الإطلاق. |
| Walker and Vasquez bize ihanet ettiğinde bakanlık makamını ellerimden aldıklarında kuşkuya yer yoktu, bunu bana sen hatırlattın. | Open Subtitles | عندما والكر وفاسكيز قاموا بخيانتنا سُحبت وزارة الخارجية مباشرةً من تحت أقدامي لم يكن هناك أي مجال للشك وأنتِ جعلتيني أتذكر ذلك |
| Yani kuşkuya, suçluluğa, melankoliye yer yok. | Open Subtitles | لا مجال للشك والشعور بالذنب والكآبة |
| Esme senden de kuşkuya düştüm. | Open Subtitles | (ايزمي) شككت بك أيضا |
| Esme senden de kuşkuya düştüm. | Open Subtitles | (ايزمي) شككت بك أيضا |