Böylece karanlığa kadar gözden uzakta bu kulübelerde saklanmak zorunda kaldık. | TED | وانتهى بنا الأمر إلى هذه الأكواخ مخبئين حتى حلول الظلام |
CIA, FBI ve askeri yetkililer kulübelerde mahkumları sorguya çekiyor. | Open Subtitles | يتم إستجوابهم فى تلك الأكواخ الخشبية من قبل المخابرات الأمريكية والشرطة الفيدرالية والمخابرات العسكرية |
Bu kulübelerde 1920'lerden beri elektrik kabloları var. | Open Subtitles | هذه الأكواخ فيها شبكة اسلاك من القرن العشرين |
Ben küçükken yazın böyle küçük kulübelerde kalırdık.. | Open Subtitles | أعتدنا أن نقيم في أكواخ صغيرة مثل هذا عندما كنت طفل |
Bu olaydan kısa bir süre sonra, Blue Cut tren soyguncularının dördü Glendale yakınlarındaki kulübelerde yakalanıp tutuklandı. | Open Subtitles | بعد ذلك بقليل ، أربعة من لصوص " قطار منطقة " الشقّ الأزرق قُبض عليهم في " أكواخ بالقرب من " جليندال |
kulübelerde yaşarlar. | Open Subtitles | إنهم يعيشون في أكواخ |
Kıtlık değil... kulübelerde pirinç var! | Open Subtitles | أنها ليست مجاعة هناك رز في الأكواخ |
kulübelerde kim yaşıyor şu an peki? | Open Subtitles | ومن الذي يعيش في الأكواخ الآن؟ |
- böcek yiyip yaşayan ve kulübelerde yaşayan. | Open Subtitles | - الذين يتناولون الحشرات ويعيشون في الأكواخ. |