Evet, kız haksız çıkarsa da elimizde başkanı kurtarma şansı varken kullanmamış oluruz. | Open Subtitles | أجل، ولو كانت هي مُخطئة، فسنكون قد أضعنا فرصة لإنقاذ رئيس. |
Anlıyorum ama kardeşini kurtarma şansı bulamadan onu çıkartırsan bir daha sana aynı gözle bakmaz. | Open Subtitles | أن أفهم هذا ولكن إذا قمت بسحبها قبل انا يكون لديها فرصة لإنقاذ شقيقتها لن تنظر لك بنفس الطريقة |
Hayatımı kurtaran ve onun hayatına girmeme izin veren kadının hayatını kurtarma şansı. | Open Subtitles | "فرصة لإنقاذ المرأة التي أنقذت حياتي" "فقط بتركي معلقا" |
Ama bacağı kurtarma şansı var, öyle mi? | Open Subtitles | لكن لدينا فرصة لإنقاذ الساق؟ |