Evde bir kutu dolusu pozitif çıkan testim var. | Open Subtitles | لدي في المنزل صندوق ملئ باختبارات إيجابيه قديمه |
Neden bir kutu dolusu toprak kargolasın? | Open Subtitles | لماذا يرغب شخص ما بشحن صندوق ملئ بالتربة ؟ |
Giggs'e bir kutu dolusu sarı kart gösterilir mi? | Open Subtitles | هل تصدقين أنهم أعطوا اللاعب غيغز " بطاقة صفراء في علبة ؟ " |
Bir kutu dolusu bilardo tebeşiri! | Open Subtitles | علبة كاملة من طباشير عصي البلياردو |
Evden getirdim. Bir kutu dolusu var. | Open Subtitles | من منزلي، عندي صندوق كامل منها |
Barınaktaki yatağının altında bulduğumuz bir kutu dolusu eşya var. | Open Subtitles | حسناً، هناك صندوقٌ مليء بالأغراض تحت سريره في المأوى. |
Bak, bir kutu dolusu taze ödlek tavuk. | Open Subtitles | أنظر ، صندوق ملئ بدجاج المزرعة الطازج |
Yüzünüzü bir kutu dolusu fıstığa gömmeyi deneyin. | Open Subtitles | فقط جرّب أن تدخل وجهك في علبة المكسّرات |
Yüzünüzü bir kutu dolusu fıstığa gömmeyi deneyin. | Open Subtitles | جرّب أن تدخل وجهك في علبة المكسّرات |
Yüzünüzü bir kutu dolusu fıstığa gömmeyi deneyin. | Open Subtitles | جرّب أن تدخل وجهك في علبة المكسّرات |
Çünkü, bunlardan bir kahve kutu dolusu kadar var. | Open Subtitles | لأن لدى علبة كاملة مملؤة بهؤلاء |
Çekmecemde onlardan bir kutu dolusu var. | Open Subtitles | لدي علبة كاملة من تلك في صندوق السيارة. |
Sen ilk üçünü kırdıktan sonra o bir kutu dolusu aldı. | Open Subtitles | بعد أن كسرتى . ثلاثة، أحضرنا صندوق كامل |
Bir kutu dolusu elmas var. | Open Subtitles | هناك صندوق كامل ملئ بالماس |
Bir kutu dolusu soru, cevap yok. | Open Subtitles | إنّه صندوقٌ من الأسئلة و ليس الأجوبة |
Göstericiler geldiğinde bir kutu dolusu maske onları bekliyordu. | Open Subtitles | ...وعندما وصل الحشد كان هنالك صندوقٌ من الأقنعةُ الفضيةُ اللامعة بإنتظارهم |