Görevini ve neden Yakuza ile anlaşma yaptığını bilmediğimiz müddetçe onun ve Kuzey Koreli patronlarının bir adım gerisinde olacağız. | Open Subtitles | إذا لم نعرف ما هي تلك المهمة ولماذا هي تتعامل مع الياكوزا فسنبقى خلفها بخطوة هي ورؤسائها من كوريا الشمالية |
Kuzey Koreli bir mülteci olarak yaşamın neye benzeyeceği konusunda hiç bir fikrim yoktu | TED | لم تكن لدي أي فكرة كيف ستكون الحياة للاجئة من كوريا الشمالية |
Birileri beni Kuzey Koreli olmakla suçluyordu bundan dolayı da Çince bilgimi test edip bir sürü sorular sordular. | TED | بعد أن إتهمني أحدهم بأنني من كوريا الشمالية لذا إختبروا قدراتي في اللغة الصينية وسألوني أطناناً من الأسئلة |
O zamanlar bir milyonu aşkın Kuzey Koreli açlıktan öldü, ve 2003'te, ben 13 yaşımdayken, babamda açlıktan ölen insanlardan biri oldu. | TED | أكثر من مليون كوري شمالي ماتوا جوعاً في ذلك الوقت وفي عام ٢٠٠٣، عندما كان عمري ١٣ سنة أصبح والدي واحداً منهم |
Bu Kuzey Koreli farzedilen ajan hakkında elinde bilgi yok. | Open Subtitles | ليس لديّكم معلومات عن هذا العميل الكوري الشمالي المفترض. |
Kuzey Koreli Kim, hayatta olmaları için.. ..bir servet harcadı. | Open Subtitles | (كيم) الكوريّ الشماليّ ما كان سينفق عليهم ثروة لو لم يكونوا أحياء. |
Ekibimle, Çin'de insani olmayan şartlarda yaşayan Kuzey Koreli mültecilerle ilgili belgesel çekiyorduk. | TED | كنت وفريقي نصور فيلمًا وثائقيًا عن اللاجئين من كوريا الشمالية الذين يعيشون حياة غير آدمية في الصين. |
Demek babamın Kuzey Koreli bir general olduğunu duydun? | Open Subtitles | إذا أنت تعرف أن والدي جنرال سابق في كوريا الشمالية ؟ |
Güney Kore Başbakanı, NSS'i planların dışında tutarak Kuzey Koreli bir üst düzey yöneticiyle görüştü. | Open Subtitles | رئيس كوريا الجنوبية يستبعد منظمة الأمن القومي من الخطط ويقوم بدعوة مسؤول رفيع من كوريا الشمالية للإلتقاء به |
Sonra da Kuzey Koreli ajanlar etrafı sardı. | Open Subtitles | بعدها احتشد عملاء كوريا الشمالية في المكان |
Anne, bugün Kuzey Koreli bir askeri öldürdüm. | Open Subtitles | أمي , لقد قتلت جندي من كوريا الشمالية اليوم |
Neyse, bütün insanlar bana bakınca Kuzey Koreli birisini görür ama birazcık derine indikleri zaman biraz da şaşırarak benim bir parça güney koreli olduğumu öğrenirler. | Open Subtitles | في النهاية عندما ينظرون الناس إلي كل مايروه هو رجل من كوريا الشمالية ولكنهم عندما يتعرفوا علي |
Tabii siz Kuzey Koreli değilseniz! O durumda da asla Güney Korelilerle konuşmadım. | Open Subtitles | الا ان كنتم انتم من كوريا الشمالية في تلك الحالة أنا لم أتحدث مطلقا مع احد من كوريا الجنوبية |
Ama sen, benim, Kuzey Koreli bir diktatörmüşüm gibi bu gösterişli yağlı boya tablosunu asmamı bekliyorsun. | Open Subtitles | ولكنك تريديني تعليق صوره زيتيه لنفسي كأنني دكتاتوري من كوريا الشمالية |
Bugün lanet bir Kuzey Koreli komunist dostumun kafasında bir delik açtı. | Open Subtitles | اليوم كوري شمالي شيوعي سخيف فجر حفرة خلال رأس صديقي. |
Saat 3 yönündeki pencere yanında bir Kuzey Koreli var. | Open Subtitles | كوري شمالي واحد عند النافذة في السّاعة الثّالثة. |
Kuzey Koreli bir komutana bir kadının özgürlüğü için verdim. | Open Subtitles | منحتها لجنرال كوري شمالي مُقابل حرية سيدة شابة |
Ama bence olay mahallindeki Kuzey Koreli ajan sırtından vurulmuştu. | Open Subtitles | لكن... أظن العميل الكوري الشمالي في موقع الحادث كان مزدوج. |
97'de, Çin'e kadar giderek oraya iltica etmiş olan Kuzey Koreli Lee Young Han'a suikast düzenleyerek onu öldüren NSS ajanlarıydı. | Open Subtitles | كان وكلاء المنظمة ذهبوا بطريقهم الى الصين للقضاء القاتل الذي قتل الهارب الكوري الشمالي لي يونج هان |
Kuzey Koreli Kim, hayatta olmaları için.. ..bir servet harcadı. | Open Subtitles | (كيم) الكوريّ الشماليّ ما كان سينفق عليهم ثروة لو لم يكونوا أحياء. |
En başarılı Kuzey Koreli ajan bir hafta önce yüksek konsey tarafından yakalanarak idam edildi. | Open Subtitles | افضل عميل امريكى... داخل القيادة العليا لكوريا الشمالية أُعدِم منذ اسبوع |
Adreste Kuzey Koreli bir tercüman oturuyor. | Open Subtitles | مترجمة كورية شمالية تعيش في العنوان. |
Çoğu Kuzey Koreli ailelerinden ayrılmışlardı ve yeni bir ülkeye vardıklarında hayatlarına parasız ya da çok az parayla başlayacaklar. | TED | العديد من الكوريين الشماليين قد إفترقوا عن عائلاتهم، وحين يصلون إلى دولة جديدة، يبدأون بمبلغ ضئيل أو دون مال إطلاقاً. |