"likit" - Traduction Turc en Arabe

    • السائل
        
    • سائل
        
    • السائلة
        
    • السيولة
        
    • سيولة
        
    Şimdi kendi Likit nitrojenimiz var. TED الآن لدينا النيتروجين السائل الخاص بنا.
    Likit helyum ya da süperiletkenler olabilir. Open Subtitles قد يكون الهيليوم السائل أو الموصلات الفائقة
    Deliller gösteriyor ki, Diane Sidman öldükten sonra Likit nitrojen kullanılarak dondurulmuş. Open Subtitles الأدلة تشير الى أن ديان سيدمان جمدت باستخدام النيتروجين السائل بعد أن قتلت
    Kaskta Likit sıvı var. Calvin soğutucu aygıtımı kırdı galiba. Open Subtitles ‫يوجد سائل في خوذتي، ‫لا بد أنه حطم شبكة التبريد
    Newtoniyen olmayan bir sıvı yaptılar ki bu Likit ama hoparlörün darbeleriyle sıvılığını kaybediyor. Open Subtitles إنهم يشكلون مكوّن غير نيوتوني والذي هو سائل لكنه صلب تحت تأثير دق مكبر الصوت
    Bütün LCD ekranlarda, görüntü, Likit kristallerden enerji geçirilerek elde edilir. Open Subtitles البلورات السائلة تقديم صورة عندما الطاقة يمر عبرها. لون يصبحون
    Donan marketlerle, Likit sermaye akışının olduğu yeni yatırım imkânları arasındaki fark. TED وهو الفرق بين أسواق العمل التي تم تجميدها، وتدفق السيولة الرأسمالية في فرص جديدة للإستثمار.
    Asıl konu, bir kaynakçı olarak, Likit nitrojene erişimin vardı. Open Subtitles القصد هو أنك تعمل في لحم المعادن وهذا يعني أنه يمكنك الوصول الى النيتروجين السائل
    Manyetik bir alan içerisinde Likit hidrojenden gecmis. Open Subtitles تتحرك عبر الهيدروجين السائل في وجود مجال مغناطيسي.
    Çok fazla Likit peroksit aldığımdan, bu da kadın sesi. Open Subtitles انه صوت امرأة لأنني اردت الحصول على البروكسايد السائل
    Likit fosil yakıt, yani petrol pazarı nakliye, ısınma, otomobil ve kamyon sektörlerinde patlama yaşıyordu. Open Subtitles سوق الوقود الأحفوري السائل, و البترول كان نشطاً لِلشحن و التدفئة و السيارات و الشاحنات.
    Evet, ateşler içinde sıvı bir Likit gibi. Open Subtitles نعم، إنه مثل السائل الإسمنت الذي على النار.
    Son aşamada ise, yüksek başınçlı Likit kromatografi kütle spektrometre vasıtasıyla bileşikleri ayırdım ve kimyasalları analiz ettim. Bu sayede hazırladığım tavukta ne miktarda kanserojen madde bulunduğunu tespit ettim TED المراحل الأخيرة كانت عندما فحصت العينات في جهاز الإستشراب السائل عالي الضغط و المطياف الكتلي الذي قام بفصل المركبات وتحليل المواد الكيمائية و أظهر لي كمية المواد المسرطنة .الموجودة في دجاجتي
    Şu an uçurduğumuz aracımızın diğer elementlerinden biri yoğunlaştırılmış Likit oksijen ve roket petrolü kullanmamız, yani aşırı soğuk ve araç içine daha fazla itici yüklemenizi sağlıyor. TED أحد العناصر الأخرى للمركبة التي تحلق الآن هي أننا نستخدم بالفعل الأكسجين السائل المكثف ووقود الصواريخ المكثف، لذا يكون بارداً للغاية، ويسمح بشحن المزيد من الدافعات في المركبة.
    Likit propan. Open Subtitles غاز البروبان السائل وهذه البلدة
    Yardım etmeyi çok isterdim ama şu an Likit param yok. Open Subtitles أحب أن اساعدك ، لكن لست سائل في هذه الأثناء.
    Bu Likit formda çıkan killer yağ bakımından öyle zengindir ki inşaatlarınız için en sert tuğla ve kiremitleri yapabilirsiniz. Open Subtitles إنها على شكل سائل وهي غنية جدا بالخام ولينه جداَ أنها يمكن أن تنتج أقوى الطوب والبلاط
    Kaskta Likit sıvı var. Calvin soğutucu aygıtımı kırdı galiba. Open Subtitles هناك سائل في الخوذة لابد ان كالفين قد كسر أنبوب المبرد فى بدلتى
    Evet, Likit kristal ekranı da öyle. Open Subtitles لكن إذن، كذلك شاشة العرض الكريستالية السائلة
    Evet, Likit kristal ekranı da öyle. Open Subtitles لكن إذن، كذلك شاشة العرض الكريستالية السائلة
    Elimizdeki Likit paranın % 80'ini bu plana yatırmıştık. Open Subtitles أعتقد بأنه أسوأ من ذلك يا سيدي ، لقد قمنا بتحويل ثمانون بالمئة من السيولة الخاصة بنا لخطة التهدئة المدنية
    Yaşlı Rhoades bu girişimden Likit gelmesini bekliyorsa ne yazık ki yanılıyor çünkü bu onu nakitsiz bırakacak. Open Subtitles حسناً، إذا كان (رودز) الأب المسن يسعى للحصول على سيولة من هذه الشركة فهو مخطئ كثيراً لأنها ستتركه من دون نقود وسيتهاوى

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus