| Güzel bir yemek yiyip, ardından da limuzinle gezeceğimizi söyledin. | Open Subtitles | قلتَ أنّك ستحضّر غداءً لذيذاً ثمّ سنقوم بجولة في الليموزين. |
| limuzinle gelip seni arayan kişileri? | Open Subtitles | وأولئك الأشخاص في الليموزين الذين جاءوا لأجلك؟ |
| Bazı adamlar kızları çimdikler. Bazıları da limuzinle çalışır. | Open Subtitles | بعض الفتية يجتازون المترو يقرصون الفتيات هو يفعلها من الليموزين |
| Bize bir bakın limuzinle gidiyoruz ve sosisli sandiviç yiyoruz. | Open Subtitles | انظروا لانفسنا .. نركب ليموزين و نأكل نقانق |
| Tepeden tırnağa dövmeli bir adam sabahın 1'inde limuzinle buraya geliyor ve kızımla görüşmek istiyor. | Open Subtitles | فتى يظهر فى الواحدة ليلاً راكباً سيارة ليموزين و عليه أوشام من رأسه لأخمص قدمه و يريد ابنتى ؟ |
| Neyse, bir grup kız konuşuyordu ve hepsi bir limuzinle gidiyor. | Open Subtitles | مجموعة من الفتيات يتحدثن، وجميعهن سيذهبن في الليموزين. |
| Her şeyi aldım tatlım. limuzinle işiniz bitince onu bize gönderin. | Open Subtitles | وعندما تنتهى من الليموزين أرجو إرسالها لنا |
| Çocuklar limuzinle fotoğraf çekimine geldiklerini zannediyorlar, ...ama çok azını biliyorlar. | Open Subtitles | إذا، الشباب يظنون أنهم يركبون هذه الليموزين من أجل جلسة تصوير ولكنهم لا يعلمون إلا القليل |
| Döndüğünüz zaman limuzinle işiniz yoksa bununla kulübe gidebilir miyiz? | Open Subtitles | حسناً، عندما تعودون هل سمحونا لنا بالركوب في الليموزين لنذهب إلى الحفلة ؟ |
| Siz bir taksi tutun ve onu da limuzinle eve yalnız yollayın. | Open Subtitles | تستقلين سيارة أجرة وتتركينه يستقل الليموزين للمنزل، وحيداً |
| limuzinle gidiyorum, siz taksiyle dönersiniz. | Open Subtitles | أنا سأخذ الليموزين أنتما أحصلا على تاكسي |
| Neyse, bir grup kız konuşuyordu ve hepsi bir limuzinle gidiyor. | Open Subtitles | مجموعة من الفتيات يتحدثن، وجميعهن سيذهبن في الليموزين. |
| Herkesi limuzinle gezmeye davet ediyorum. | Open Subtitles | أنا أدعو الجميع لجولة مجانية في الليموزين |
| Kusursuz bir buluşma ve limuzinle gerçek dünyaya dönüş. | Open Subtitles | حسنٌ. الليموزين تعود بي ثانيةً لعالم الواقع بعد موعدٍ مثاليّ، صحيح؟ |
| Harika. Meksika plakalı bir limuzinle bırakılıyorum. | Open Subtitles | رائع، تقلّني سيارة ليموزين عليها لوحة مكسيكية |
| Hoş karşılanabilir, korkulabilir ya da siyah bir limuzinle gelip sizi pahalı bir restorana götürebilir. | Open Subtitles | او ممكن ان يأتي اليك في ليموزين سوداء و يأخذك الي مطعم فاخر |
| Ve oraya uzay mekiğiyle ya da gösterişli limuzinle gitmeyeceğiz. | Open Subtitles | لن نطير إلى هناك بمكوك فضائية أو نركب سيارة ليموزين فارهة |
| Gece bekçisi bir limuzinle buluşacağını söylemişti. | Open Subtitles | الحارس الليلي كان من المفترض أن يقابل سيارة ليموزين. |
| - Onu kapıda bekleyen bir limuzinle giderken görürdüm. | Open Subtitles | كنتُ أراه يُغادر الشقة، وتكون هُناك سيّارة ليموزين بإنتظاره في الخارج. |
| limuzinle hayvanat bahçesine götürüyorlar. | Open Subtitles | إنهم يحضرونه لحديقة الحيوان في سيارة ليموزين |
| limuzinle eve dönerken Başkan'ın yanında olmak isterdim. | Open Subtitles | أجل, أتمنى لو كنت بصحبة الرئيس بالليموزين عائدين للقصر، |