Mırıldanıyordu. Birinin vurulduğundan söz ediyordu. | Open Subtitles | ، لقد كان يتمتم شيء ما بخصوص إطلاق النار على إبنته |
Zar zor bir şeyler Mırıldanıyordu. | Open Subtitles | لقد كان يتمتم بتعاطف |
Mırıldanıyordu. | Open Subtitles | لقد كان يتمتم. |
Adam ölü kızın iPod'undaki şu şarkıyı Mırıldanıyordu. | Open Subtitles | لقد كان يهمهم بأغنية الفتاة الموجودة على جهاز الأي بود |
Oysaki Francis daha konuşmayı bile bilmiyorken mutlu bir şekilde Mırıldanıyordu. | Open Subtitles | في حين كان فرانسيس يهمهم طويلاً في سعادة، حتى قبل أنْ يستطيع الكلام. |
Onunla konuşmaya çalıştım ama sadece Mırıldanıyordu. | Open Subtitles | ...حاولت أن أتحدث معها لكنّها كانت تتمتم بحسب مع نفسها |
Katherine hakkında bir şeyler Mırıldanıyordu. | Open Subtitles | هي كانت تتمتم حول... كاثرين؟ |