| Böyle laflar insana en kötüsünü bekletiyor. makyaja değinmiyorum bile. | Open Subtitles | وهذا ما يجعلني أخشى من الأسوأ ولا داعي لذكر المكياج |
| Haklısın, makyaja ihtiyacın var, çünkü çirkin orospunun tekisin! | Open Subtitles | صحيح تحتاجين الكثير من المكياج لانك سافلة قبيحه |
| Amanda beni Giysi Dolabına, saça, makyaja götürdü. | Open Subtitles | صحيح اماندا اخذتني الى الخزانه لأستخدم بعض الملابس .. وتعديل شعري و وضع المكياج |
| Biraz makyaja ne dersiniz? Harry, kurulayıver. | Open Subtitles | لا تمانع فى قليل من الماكياج هارى ، قليل من الرتوش |
| Tanrım, çok kötü görünüyorsun. makyaja gitsen iyi olur. | Open Subtitles | يا إلهي، تبدو في حالة رثة، من الأفضل أن تذهب للمكياج |
| Sen olursan, makyaja da gerek kalmaz. | Open Subtitles | واذا كنتى توافقى اعتقد انك لا تحتاجى اى ماكياج |
| Yani baksana şu aptal elbiselerine şu surattaki makyaja, şu... | Open Subtitles | اقصد انظر اليها كيف انها غبيه مع ملابسها و مكياجها ..و.. |
| Bu yüzden sizi makyaja alalım ve mikrofonlarınızı taksınlar | Open Subtitles | فلنذهب بكما لغرقة المكياج و سيضعون لكما ميكروفون |
| - Jonathan, önce seni makyaja alacağım. | Open Subtitles | جوناثان, سوف آخُذك الى قسم المكياج أولاً |
| Sen patates alırken ya da topuklarına bakım yaparken veya hüzünlü bir gece için makyaja abanırken böyle hissediyorsundur. | Open Subtitles | هذا يجب أن يكون مايشبه بالنسبة لك عندما تشترين البطاطا أو تحكين كعبك أو تضعين المكياج لليلة حزينة |
| Evet, makyaja söyle, biraz bekleyecekler. | Open Subtitles | نعم , من الافضل ان تخبري مُعِدّي المكياج .هذا سيستغرق بعض الوقت |
| makyaja izin vermeyen bir dinin kilisesi sanıyordum ben de. | Open Subtitles | ظننت أنها كنيسة لا يسمح لأحد فيها بوضع المكياج |
| Çoğunlukla saç ama makyaja da girmek istiyorum. | Open Subtitles | تصفيف الشعر غالباً، لكن أريد تعلم المكياج. |
| - RuPaul'un bu kadar makyaja ihtiyacı yok. | Open Subtitles | - يا إلهي .. أنتي لاتحتاجين لكل هذا المكياج الكثير |
| Kurbanların üzerindeki giysilere ve makyaja bakarsak aradığımız kişi detaylı bir fantezi dünyasında yaşıyor. | Open Subtitles | بناء على الفساتين و الماكياج الذي عثرنا على الضحايا يضعنه نحن نبحث عن جانٍ يعيش في عالم خيال واسع |
| Sinema işlerinden pek anlamam ama sanırım o izi kapatmak için çok makyaja ihtiyacın olacak. | Open Subtitles | أنت تعرفى، أنى لست في صناعة السينما ولكن أعتقد أنك تحتاجين الكثير من الماكياج لتغطية هذا |
| Serseriler ve orospular makyaja isteniyorsunuz. | Open Subtitles | ليذهب المشردون والعاهرات اللاتى-طلبتهم فى غرفة الماكياج |
| Tanrım, çok kötü görünüyorsun. makyaja gitsen iyi olur. | Open Subtitles | يا إلهي، تبدو في حالة رثة، من الأفضل أن تذهب للمكياج |
| - makyaja götürün. | Open Subtitles | خذها للمكياج |
| Üzgünüm. Sadece Mal'in makyaja girdiğini bilmenizi istedim. | Open Subtitles | أنا آسف، أريد فقط لتمكنك من معرفة من المال في ماكياج. |
| - makyaja gerek yok. | Open Subtitles | أنا لست بحاجة إلى ماكياج. الأمم المتحدة |
| Kız arkadaşı makyaja çok zaman ayırıyormuş. | Open Subtitles | صديقته إستغرقت وقتاً طويلاً تضع مكياجها |