"malcolm'ın" - Traduction Turc en Arabe

• مالكولم

Malcolm'ın da oğlum olduğunu aynı şekilde biliyorum.
وهذه بنفس الطريقه التي أعلم بها أن مالكولم ابني

Malcolm'ın bu aramayı yapması ve ve karısı telefonu kapar kapamaz yatak odasına dönmesi imkânsız.
يستحيل أن يكون مالكولم أجرى ذلك الاتصال و عاد لغرفة نومه بينما أغلقت زوجته الهاتف

Malcolm'ın cep telefonunda GPS izleme uygulaması var.
هناك تطبيق لتتبع الحركة على هاتف مالكولم

Bana Sör Malcolm'ın aradığı şeyin ne olduğunu bilip bilmediğini sormuştun.
سألتني ذات مرة، ما إذا كان السير مالكولم يعرف ما يبحث عنه

Malcolm'ın eskiden olduğu ya da şu anda olduğu şeye rağmen ona ihtiyacım olduğunda orada olmasının bir anlamı olmalı.
وعلى الرغم من كل شيء كان مالكولم أو هو، فهذا يعني شيئا كان هناك عندما كنت في حاجة له أكثر من غيرها.

Malcolm'ın Dewey'e yaptığını görmen lazım.
-يجب أن تري ما فعله مالكولم بديوي لقد فقد عقله -أهلاً أمي

Sayın Yargıç, Malcolm'ın yeri eyalet hastanesidir.
سيدي، مالكولم يعود الى المستشفى الرسمي

Malcolm'ın böyle bir şey yapmasının imkânı yok.
يستحيل أن يكون مالكولم فعل شيئا كذلك

Son arama Malcolm'ın cep telefonuna gitti.
أخر مكالمة وردت إلى هاتف مالكولم تافرت

Profesör Malcolm'ın bölümünü aradınız.
"لقد وصلت لهاتف الأستاذ (مالكولم هاوارد).

Yani demek istediğiniz, hepsi Malcolm'ın hatası.
إذن، ما تقولينه هو بأنّ هذا (كلّه خطأ (مالكولم

Sör Malcolm'ın kızı öldürdüğümüze benzer bir yaratık tarafından kaçırıldı.
ابنة السيد (مالكولم) اختطفها مخلوقٌ كالذي قتلنا

Ve kulüp kâr etmeye başladığında Malcolm'ın tüm parasını depremzedeler kuruluşuna bağışlayacağım.
وقسمًا حالما يبدأ الملهى بجني الأرباح فسأتبرّع بكلّ نقود (مالكولم) لجمعية إغاثة المتضررين من الزلزال.

Malcolm'ın sana bu kadar kısa zamanda bu kadar çok şey öğretmesi harika.
{\pos(190,220)} مذهل جدًّا ما علّمكيه (مالكولم) خلال تلك المدّة القصيرة.

Ve Malcolm'ın ölümünün sorun olmayacağını söylemenin tek sebebi birisini öldürmenin nasıl bir şey olduğunu bilmemen.
والسبب الوحيد لكونك تظنين أن بوسعك النجاة من موت (مالكولم) هو لكونك لا تعلمين فعليًّا شعور إزهاق روح.

Oliver, Malcolm'ın söyledikleri doğruysa, bir şeyler yapacaksan tam sırası!
(أوليفر)، إن صحّ كلام (مالكولم)، فإن كنت تنوي فعل أيّ شيء، فهذا أوانه!

Sara'yı Malcolm'ın öldürdüğünü söyledim. Onu öldürmeyi Malcolm istedi.
لمّا أخبرتك أن (مالكولم) قتل (سارّة)، فإنّه شاء موتها

Geçen sene Sara'ya olanlar Malcolm'ın suçuydu.
مصاب (سارّة) بالعام الماضي ذنب (مالكولم)

Malcolm'ın geri dönüş partisini kaçıranlardan olmamalıyız.
لا يُمكننا أن نكون الوحيدين (الذين فوتوا حفلة الترحيب بعودة (مالكولم

Malcolm'ın partneri de onun orada olduğunu biliyordu.
أن شريك (مالكولم) علم أيضاً بشأن تواجده هُناك